3 Ağustos 2020 Pazartesi

TAŞ ADAM SENDROMU

 Merhaba sevgili okurlar,

 

Çizgi romanların film uyarlamalarını sevenler olarak 2015 yılını Avengers: Age of Ultron, Ant-Man ve Fantastic Four ile kapatmış olduk. Yılın en iyi filmlerinden olan  Avengers serisinin ikinci filmi Age of Ultron da konudan çok kopmadan,yine bol görsel şölenli  iyi bir kurgu ile kapanışı yapmış oldu.

Avengers’ın yakınından bile geçemese de, vizyona giren yılın ikinci çizgi roman uyarlaması ise Ant-Man oldu. Ant-Man, diğer çizgi roman uyarlamalarında yardımcı oyuncu ya da hikayeyi destekleyici arka plan elemanı gibi olsa da,film konusu olarak fena sayılmayacak seviyede bulunuyor.

 


Çocukluğumun çizgi romanlarından Fantastik Four’un son film uyarlaması ise bence fiyasko olsa da , çizgi romandanından soğumam için daha da kötüsünü yapmalılar.

Aslında; Miles Teller Whiplash’ta, Kate Mara American Horror Story’de, Michael B. Jordan Fruitvale Station’de, Jamie Bell Billy Elliot’da tek tek  iyi performans sergilemiş olsa da süper kahraman takımı olarak çok da uyuşamamışlar.

Çizgi romanın köken hikâyesini bilenler Fantastic Four’un uzaya çıkan bir araştırmacı astronot grubu olduğunu bilir. Yazık ki ; Reed Richards’ın paralel evrenlere olan ziyaretleri onu astronotluktan çıkartmış.Ayrıca Dr.Doom’un olaya dâhil edilişi yine kan uyuşmazlığına yol açmış En yeni versiyonu bile çizgi romandaki aslına atmosferi ve karakterler olarak çok uzak. Çizgi romanlardaki gibi alternatif olabilecek çoklu evren teorilerine tutunabilecekken, onu da eline yüzüne bulaştıran  filmin tek iyi yönü görselliğin ve gerçekçi havanın eski uyarlamalara göre düzelmiş olması. Pek çokları gibi bence de filmin en iyi karakteri vizüel anlamda “Thing” yani Taş Adam karakteri olmuş. 

Eski ya da yeni versiyonu da olsa Taş Adam yine yenilmez ,yine çok güçlü ve yine korkutucu şekilde görkemli olarak kalmış.Keşke bunlar tüm Taş Adamlar için geçerli olsa.Ancak hayal gücünün sonsuzluğuna açılan bir kapı olan fantastik bu dünyadan çıkıp kendi dünyamıza döndüğümüzde Taş Adam için tüm bu benzetmeler ve tabii kurgu da değişiyor ve bir hastalık halini alıyor.

Günümüzde dünyada yaklaşık 2.500 kişide görülen bu hastalık, 2. kromozomun q (uzun) kolunun 23. ve 24. bölgelerindeki genlerdeki bir mutasyondan kaynaklanan bir hastalıktır. Taş Adam Sendromu olarak bilinen bu hastalık, vücutta bulunan bağ dokusunun (dokuları birbirine bağlayan özelleşmiş dokuların) özellikle basınç ve darbe altında bozularak kemikleşmesidir. Bu sendroma sahip olanlar fiziksel aktivite yapamazlar, çünkü alacakları her darbede, darbe aldığı bölgenin kemikleşmesi söz konusudur. Ayrıca biyopsi ve aşı yaptırmak gibi tıbbi müdahaleler taşlaşma sürecini hızlandırıyor. Bu hastalığın görüldüğü insanlar, taşlaşma durumu yüzünden saç tarama, paltosunu asma ve alma gibi basit işlemleri bile gerçekleştiremiyor.


 

San Diego, CA, ABD: Şiddetli kemik oluşumu olan bir Fibrodysplasia Ossificans Progressiva veya FOP hastasının fotoğrafları. Vücudun tam olarak oluştuktan sonra iskelet büyümesini durdurması beklenen vücudun onarım mekanizmasının genetik mutasyonundan kaynaklanır. Ama bunun yerine, bu protein asla kapanmaz. Sonsuza dek vücuda daha fazla kemik yaratmasını söyleyen sinyaller göndermeye hazırdır. FOP'nin hatalı kemik oluşumu için tetikleyici, bir yumru, çürük veya diş çalışmasından veya aşılama atışından vücut için her şey için fiziksel travmadır. Bu hasar, vücudu kendi kendine onarım yapmaya teşvik etmelidir, ancak FOP vücudun yeni ve gereksiz kemik yapmasına neden olur. Bu kemiği çıkarmak için yapılan cerrahi prosedürler, cerrahinin kendisi yoğun fiziksel travmaya neden olduğu için daha da yeni bir büyümeye neden olur (Fotoğraf: © Dr. Frank Kaplan)

 

 

FOP yani Fibrodysplasia Ossificans Progressiva (Türkçeye, "bağ dokunun kademeli olarak kemikleşmesi" olarak çevrilebilir) hastalığı, Türkçe isminden de anlayabileceğimiz gibi, bağ dokunun kemiğe dönüşmesine sebep olmaktadır. Bunun sebebi ise vücut tamir mekanizmasının bir mutasyon sonucu zarar görmesidir. Mutasyonun yaşandığı gen ise ACVR1 genidir. Bu mutasyon sonucu endotel hücreleri, emdirilmiş kemik iliği hücrelerine ve onlar da kemiğe dönüşür. Yaralanmalar sonucunda da yine o kısımlar donmaya başlar ve kemikleşir. 

Genetik olan bu hastalığa sebep olan mutasyon gametlerde kendiliğinden meydana gelir. Ve bu hastalığa sahip olan bireylerin genellikle çocukları olmaz.

 

Teşhis için  yüksek seviyelerde alkalin fosfataz ve kemiğe özgü alkalin fosfataz ile klinik olarak ölçülebilir . FOP'un bir başka önemli belirtisi, iki büyük ayak parmağının içe doğru çevrilip döndürülmemesidir.

Taş adam sendromu vücuttaki bağ dokuların taşlaşmasına neden olsa da hastalığın en ilginç yönlerinden biri kalp kası, dil ve diyafram kası gibi bazı kasları etkilememesi. Yani bu kasları etkilemediği için hastalık ölümcül değil.

FOP'dan etkilenen bireyleri tanımlayan tıbbi raporlar on yedinci yüzyıla kadar uzanmaktadır. FOP başlangıçta miyozit ossifikans ilerleyici olarak adlandırıldı ve kemik oluşumuna neden olan kas iltihabı ( miyozit ) neden olduğu düşünülüyordu . Hastalık 1970'den sonra Victor A. McKusick tarafından yeniden adlandırıldı ve kaslar dışındaki yumuşak dokuların hastalık sürecinden etkilendiğini keşfetti .

En iyi bilinen FOP vakası Harry Eastlack'dur ( 1933-1973 ). Durumu on yaşında gelişmeye başladı ve Kasım 1973'te 40. doğum gününden altı gün önce pnömoniden öldüğü zaman, vücudu tamamen kemikleşmişti ve sadece dudaklarını hareket ettirebildi. 

Eastlack bedenini bilime bağışladı. İskeleti şimdi de Mütter Müzesi'nde içinde (Philadelphia )ve FOP çalışmalarında bilginin paha biçilmez bir kaynak olduğunu kanıtlamıştır. Başka bir FOP hastası Carol Orzel (20 Nisan 1959 - Şubat 2018) da cesedini müzeye bağışladı ve iskeleti Şubat 2019'da Eastlack'in bitişiğinde sergiye yerleştirildi. 

Taş adam hastalığı tedavisi için spesifik bir yöntem yok. Şu an Amerika’da bir grup doktor bu hastalığın tedavisi için çalışsa da henüz geçerli bir tedavi yöntemi bulabilmiş değiller. Kemikleşmiş bağ dokular ameliyatla alınabiliyor ancak bu da kemikleşmeyi hızlandıran bir yöntem olduğu için faydadan çok zarara neden oluyor.

Kısacası bazen süper kahraman olmak için mutasyona mı uğrasak diye aklınızın köşesinden geçiriyorsanız belki de tekrar düşünmeniz gerekir.

Yeni bir sağlık yazısında görüşmek üzere…

 

Kaynaklar :

https://evrimagaci.org/tas-adam-sendromu-fibrodysplasia-ossificans-progressiva-1336

https://en.wikipedia.org/wiki/Fibrodysplasia_ossificans_progressiva#History

 


3 Nisan 2020 Cuma

ÇAĞIN VEBASI COVID - 19



           
Merhaba sevgili okurlar,
                                        
Birçok eski toplumda, insanlar ruhların ve tanrıların gazabını hak edenlere hastalık ve yıkım verdiğine inanıyorlardı. Bu bilimsel olmayan algı genellikle milyonlarca olmasa da binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan feci tepkilere yol açtı.
Justinian'ın vebasında, Bizans tarihçisi Caesarea Procopius , vebanın (Yersinia pestis bakterileri), Akdeniz limanları aracılığıyla Bizans İmparatorluğu'na,  sonrasında Mısır'a ,kara ve deniz ticaret yolları aracılığıyla Çin ve kuzeydoğu Hindistan'a doğru yayılımını izledi.
Coğrafya ve ticaretin bu yayılmada oynadığı role rağmen, Procopius İmparator Justinian salgını suçladı ve bunun ya şeytanın işi olduğunu ya da Tanrı'nın cezalandırma yollarından biri olduğunu söyledi.Bazı tarihçiler bu olayın İmparator Justinian'ın Roma İmparatorluğu'nun Batı ve Doğu kalıntılarını yeniden bir araya getirme çabasını azalttığını ve Karanlık Çağların başlangıcını işaret edebileceğini ifade etti.
Neyse ki, insanlığın hastalığın nedenleri hakkındaki anlayışı gelişti ve bu, yavaş ve eksik de olsa modern pandemik hastalıklara verilen yanıtta ciddi bir iyileşme ile sonuçlandı.
Hastalıklar ilk günden beri insanlığı rahatsız etti. Bununla birlikte, tarımsal topluluklara belirgin bir kayma olana kadar, bu hastalıkların ölçeği ve yayılması dramatik bir şekilde artmadı.
Yaygın ticaret, bu tür salgınları hızlandıran insan ve hayvan etkileşimleri için yeni fırsatlar yarattı. Sıtma, tüberküloz, cüzzam, grip, çiçek hastalığı ve diğerleri ilk olarak bu ilk yıllarda ortaya çıktı.
Medeniyetlerin gelişmesi - daha büyük şehirler, daha egzotik ticaret yolları ve farklı insan, hayvan ve ekosistem popülasyonlarıyla artan temasla - pandemilerin ortaya çıkması daha olası hale geldi.

Pandemi Nedir?

Pandemi; dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel isimdir. 
Enfeksiyondan korunma ve kontrol önlemlerini uygulayarak; enfeksiyonun toplumda yayılmasını azaltmak ve böylece pandeminin erken dönemlerinde enfekte olacak kişi sayısını ve pandemi nedeniyle ortaya çıkacak vakaları azaltmak mümkündür. 
İşte zamanla meydana gelen bazı büyük pandemilerden bazıları:

AD
Zaman
Periyot
Tip / İnsan öncesi ana konakçı
Ölüm Miktarı
Antonine Veba
165-180
Çiçek hastalığı veya kızamık olduğuna inanılıyor
5M
Japon çiçek hastalığı salgını
735-737
Variola major virüsü
1M
Justinian Veba
541-542
Yersinia pestis bakteri / Sıçanlar, pire
30-50m
Kara Ölüm
1347-1351
Yersinia pestis bakteri / Sıçanlar, pire
200M
Yeni Dünya Çiçek Hastalığı Salgını
1520 - sonrası
Variola major virüsü
56m
Londra Büyük Veba
1665
Yersinia pestis bakteri / Sıçanlar, pire
100.000
İtalyan vebası
1629-1631
Yersinia pestis bakteri / Sıçanlar, pire
1M
Kolera Salgınları 1-6
1817-1923
V. cholerae bakterileri
1 M +
Üçüncü Veba
1885
Yersinia pestis bakteri / Sıçanlar, pire
12 milyon (Çin ve Hindistan)
Sarıhumma
1800'lerin sonu
Virüs / Sivrisinekler
100.000-150.000 (ABD)
Rus gribi
1889-1890
H2N2 olduğuna inanıldı (kuş kaynaklı)
1M
İspanyol gribi
1918-1919
H1N1 virüsü / Domuzlar
40-50m
Asya Grip
1957-1958
H2N2 virüsü
1.1M
Hong Kong Grip
1968-1970
H3N2 virüsü
1M
HIV / AIDS
1981'den bu
Virüs / Şempanzeler
25-35M
Domuz Gribi
2009-2010
H1N1 virüsü / Domuzlar
200,000
SARS
2002-2003
Coronavirus / Yarasalar, Civets
770
Ebola
2014-2016
Ebolavirüs / Vahşi hayvanlar
11.000
MERS
2015-Bugün
Coronavirus / Yarasalar, Develer
850
COVID-19
2019-Bugün
Coronavirus - Bilinmiyor (muhtemelen pangolinler)
51.400 (Johns Hopkins Üniversitesi tahmini 12:00 PT, 02 Nisan 2020)
Not: Yukarıda listelenen ölüm ücreti sayılarının çoğu, mevcut araştırmaya dayalı en iyi tahminlerdir. Gibi bazı, Justinianus Veba ve Domuz Gribi , yeni kanıtlara dayanarak tartışmaya tabidir.

Görüldüğü gibi insanlar dünyaya yayıldıkça bulaşıcı hastalıklar da yayılıyor. Bu modern çağda bile salgınlar neredeyse devam etmekte, ancak her salgın Coronavirüs'ün (COVID-19) sahip olduğu gibi pandemik seviyeye ulaşmaz.

Koronavirüsler soğuk algınlığı ve diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarının oldukça yaygın bir nedenidir. "Koronavirüs hastalığı 2019" un kısaltması olan COVID-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu yeni tanımlanmış koronavirüsün neden olduğu hastalığa verilen resmi isimdir.COVID-19'a neden olan virüsün hızla yayılması, dünya çapında alarm vermiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) hızla yayılan koronavirüs hastalığını salgın ilan etti ve dünyadaki ülkeler şu günlerde artan vaka sayısı ile boğuşuyor. ABD'de, koronavirüsün yayılmasını yavaşlatmak için sosyal mesafelendirmeyi oluşturdu. Bu arada, bilim adamları potansiyel tedavileri araştırıyor ve yeni terapileri ve aşıları test etmek için klinik araştırmalara başladı. Ve hastaneler, artan sayıda enfekte hastayı tedavi edebilmek için canla başla çalışıyor.
BELİRTİLER
Yaygın semptomlar :
  • ateş
  • yorgunluk
  • Kuru öksürük.
Diğer semptomlar :
  • nefes darlığı
  • Ağrı ve sızılar
  • boğaz ağrısı
  • ve çok az insanda da  ishal, bulantı veya burun akıntısı
İnsanların en çok korktukları COVID-19'un semptomlarından biri olan nefes darlığıdır. Bu ne anlama geliyor?
·         Nefes darlığı, beklenmedik bir şekilde nefes alamama veya nefes darlığı hissi anlamına gelir. Fakat ne zaman nefes darlığı hakkında endişelenmelisiniz? Endişe verici olmayan geçici nefes darlığı örnekleri vardır. Örneğin, panik atağınız varsa ya da zaten telaşlı biriyseniz  nefes darlığınız olması normaldir ve sakinleştiğinizde gider.
·         Bununla birlikte, geçmeyen bir nefes darlığınız varsa veya nefes almakta sorun yaşadığınızı fark ederseniz, mutlaka doktorunuzu aramanız gerekir. Bu, COVID-19 olsanız da olmasanız da yapmanız gereken bir şey zaten.
·         Bu arada, nefes darlığı tek semptomunuzsa, öksürük veya ateş olmadan, COVID-19'dan başka bir sorununuz da olabilir.

Koku alma hissinin azalması COVID-19 belirtisi midir? Koku alma duyumu kaybedersem ne yapmalıyım?

Yapılan çalışmaların sonucunda bulunan kanıtlar, tıbbi olarak anozmi olarak bilinen koku duyusunun kaybının COVID-19'un bir belirtisi olabileceğini düşündürmektedir. Bu şaşırtıcı değil, çünkü viral enfeksiyonlar koku duyusu kaybının önde gelen nedenidir ve COVID-19 virüs kökenli bir hastalıktır.
 Birleşik Krallık'ta bir grup kulak, burun ve boğaz uzmanı tarafından yazılan bir açıklama, Almanya'da, teyit edilen her üç COVID-19 vakasından ikisinde koku kaybı olduğunu bildirdi; Güney Kore'de, COVID-19 pozitif çıkan, hafif semptomları olan kişilerin% 30'u ana semptomları olarak anozmi bildirmiştir.
22 Mart 2020’de Amerikan Kulak Burun Boğaz-Baş ve Boyun Cerrahisi Akademisi, insanları olası test veya kendi kendine izolasyon için taramak için kullanılan COVID-19 semptomları listesine anosminin eklenmesini önerdi.
COVID-19'a ek olarak, koku kaybı alerjilerin yanı sıra soğuk algınlığına neden olan rinovirüsler de dahil olmak üzere diğer virüslerden kaynaklanabilir. Yani anozmi tek başına COVID-19 olduğu anlamına gelmez. COVID-19'lu kişilerde ne kadar yaygın anozminin olduğu, enfeksiyon kokusu kaybından sonra hangi noktada ve COVID-19'un neden olduğu koku kaybının alerjilerin neden olduğu koku kaybından nasıl ayırt edileceği hakkında daha kesin cevaplar almak için çalışmalar yapılmaktadır.

Bir kişinin virüse maruz kalması ile semptom göstermeye başlaması arasında geçen süre ne kadardır?

Son zamanlarda yayınlanan araştırmalar, ortalama olarak, semptomun başlamasına (inkübasyon süresi olarak bilinir) kadar geçen sürenin yaklaşık beş ila altı gün olduğunu bulmuştur. Bununla birlikte, çalışmalar semptomların temastan üç gün sonra 13 gün sonra ortaya çıkabileceğini göstermiştir. Bu bulgular CDC'nin kendi kendine karantina önerisini ve temastan sonraki 14 gün boyunca semptomların izlenmesini zorunlu kılıyor.

Koronavirüs nasıl yayılır?

Koronavirüsün esas olarak kişiden kişiye yayıldığı düşünülmektedir. Bu, birbirleriyle yakın temas halinde olan insanlar arasında olabilir. Enfekte bir kişi öksürdüğünde veya hapşırdığında üretilen damlacıklar, yakındaki insanların ağızlarına veya burunlarına inebilir veya akciğerlerine ulaşabilir.
Koronavirüs ayrıca enfekte olmuş yüzeyler veya nesnelerle temastan da yayılabilir. Örneğin, bir kişi üzerinde virüs bulunan bir yüzeye veya nesneye ve sonra kendi ağzına, burnuna veya gözlerine dokunarak COVID-19'u alabilir.

COVID-19 ne kadar ölümcül?

Cevap, ölüm oranına (enfekte olanlar arasında ölüm riskine) veya toplam ölüm sayısına bakmanıza bağlıdır. İnfluenza şimdiye kadar hem grip hem de ABD'de bu grip mevsiminde COVID-19'dan çok daha fazla ölüme neden oldu. Bu yüzden aslında grip daha büyük bir tehdittir.
Ölüm oranı ile ilgili olarak, pandemik koronavirüs enfeksiyonu (genellikle yaklaşık% 1 olarak tahmin edilmektedir) ile ölüm riskinin SARS (yaklaşık% 11) ve MERS (yaklaşık% 35) için olduğundan daha az olduğu görülmektedir, ancak muhtemelen mevsimsel grip riskinden daha yüksektir (ortalama yaklaşık% 0.1). 
Şimdiye kadar bilinen en önemli şey ölüm riskinin büyük ölçüde yaşınıza ve genel sağlığınıza bağlı olduğudur. Çocuklar çok düşük ciddi hastalık ve ölüm riski altında gibi görünmektedir. Yaşlı yetişkinler ve sigara içen veya diyabet, kalp hastalığı veya akciğer hastalığı gibi kronik hastalıkları olanlarda ölümcül olabilen pnömoni (zatürre)  gibi komplikasyon gelişme şansı daha yüksektir.

Sıcak hava COVID-19'un patlak vermesini durduracak mı?

Soğuk algınlığı ve grip gibi bazı virüsler, hava soğuk olduğunda daha fazla yayılır. Ancak daha sıcak aylarda bu virüslerle hastalanmak hala mümkündür. Şu anda, hava ısındığında COVID-19'un yayılımının azalıp azalmayacağı bilinmemektedir.

Koronavirüs ne kadar süre havada kalabilir? 

Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Viroloji Laboratuvarı tarafından Hamilton, Montana'daki Intramural Araştırma Bölümü'nde yapılan bir çalışma bu sorunun yanıtlanmasına olanak sağlamaktadır. Araştırmacılar koronavirüslerin havada kalma süresini bulmak için nebülizör kullandılar ve bu virüslerin havada üç saate kadar kalabileceğini buldular. Çalışmanın sonuçları 17 Mart 2020'de New England Journal of Medicine'de yayınlandı.

COVID-19'a neden olan koronavirüs yüzeylerde ne kadar süre hayatta kalabilir?

Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, COVID-19 koronavirüsün bakır üzerinde dört saate, kartonda 24 saate kadar ve plastik ve paslanmaz çelik üzerinde iki ila üç güne kadar yaşayabildiği bulundu. Araştırmacılar ayrıca, bu virüsün düşmeden önce üç saate kadar havada damlacık olarak kalabileceğini buldular. 
Güneş ışığının, sıcak veya soğuğun ve  farklı koşulların bu virüslerin hayatta kalma sürelerini nasıl etkileyebileceği tam olarak bulunmuş değil.
Sık temas edilen yüzeyleri ve nesneler genellikle sayaçlar, masa tablaları, kapı kolları, banyo armatürleri, tuvaletler, telefonlar, klavyeler, tabletler ve başucu masalarıdır.
Yüzeyler kirliyse, önce bir deterjan ve su kullanarak temizleyin, ardından dezenfekte edin. COVID-19'a karşı kullanıma uygun ürünlerin bir listesini  https://www.americanchemistry.com/Novel-Coronavirus-Fighting-Products-List.pdf  adresinde bulabilirsiniz . Bu liste ABD Çevre Koruma Dairesi (EPA) tarafından COVID-19 salgını sırasında kullanılmak üzere onaylanmıştır.
Buna ek olarak, alışveriş paketlerini getirdikten sonra veya markete veya enfekte olmuş yüzeylerle temas etmiş olabileceğiniz diğer yerlere gittikten sonra ellerinizi sabun ve suyla 20 saniye yıkayın.

Çin'den gelen paketleri kabul etmeli miyim?

Çin'den gelen paketlerin koronavirüs barındırdığından şüphelenmek için hiçbir neden yoktur. Unutmayın, bu grip benzeri bir solunum virüsüdür. Grip mevsiminde Çin'den paket almayı bırakmıyoruz. COVID-19'a neden olan virüs için de aynı mantığı takip etmeliyiz.

Başkaları tarafından işlenen veya hazırlanan yiyecekleri yiyerek koronavirüsü yakalayabilir miyim?

Hala yeni koronavirüsün bulaşma yollarını keşfediyoruz. Enfekte bir kişi tarafından ellenen veya hazırlanan yiyeceklerle yayılıp yayılamayacağı kanıtlanmamıştır, ancak yine de tedbirli olmakta fayda var.
Her ne kadar, yeni koronavirüs, öksürme veya hapşırma sonrası havadaki damlacıklar da dahil olmak üzere üst solunum sekresyonları tarafından yayıldığı bilinen bir solunum virüsü olsa da, COVID-19'a neden olan bu virüs  bazı insanların dışkısında da tespit edilmiştir. Bu nedenle, şu anda enfeksiyonun, ellerini iyice yıkamamış enfekte bir kişi tarafından gıda yoluyla bulaşma olasılığını göz ardı edemeyiz. Yemeğiniz sıcaksa, virüs muhtemelen pişirme esnasında ölmüştür. Bu salata,sandviçya da çiğ et gibi pişmemiş yiyeceklere özellikle dikkat etmemiz anlamına gelir.

Grip’te ölüm oranı şimdiye kadar COVID-19'dan daha fazla fazla.O zaman COVID-19 için neden bu kadar endişeliyiz? Gripten ölümleri önlemeye daha fazla odaklanmamız gerekmez mi?

Grip konusunda endişelenmekte haklıyız. Neyse ki, COVID-19 virüsünün yayılmasını önlemeye yardımcı olan aynı önlemler ; sık ve kapsamlı el yıkama, yüzünüze dokunmamak, bir dokuya veya dirseğe öksürmek ve hapşırmak, hasta olan insanlardan kaçınmak ve hasta insanlardan uzak durmak , grip yayılmasına karşı korumaya da yardımcı olur.
Grip olursanız, doktorunuz hastalığınızın şiddetini azaltabilen ve süresini kısaltabilen antiviral bir ilaç verebilir. Ancak şu anda COVID-19'u tedavi etmek için antiviral bir ilaç mevcut değildir.

Grip aşısı olmalı mıyım?

Grip aşısı sizi COVID-19 ‘a karşı korumaz, ancak yanlış bir fikir de değildir. Bu şekilde  mevsim gribi geçirme şansını azaltır. Aşı, grip olmanızı engellemese bile, şiddetli semptom yaşama olasılığını azaltabilir. Fakat yine de grip aşısı sizi koronavirüse karşı korumaz.
İyileştirici plazma nedir? COVID-19 hastalarına nasıl yardımcı olabilir?
İnsanlar COVID-19'ü atlatıp iyileştiğinde, kanları vücutlarının koronavirüs ile savaşmak ve iyileşmelerine yardımcı olmak için ürettiği antikorları içerir. Antikorlar, kanın bir bileşeni olan plazmada bulunur.
İyileştirilmiş plazma ( tam anlamıyla iyileşmiş hastalardan alınan plazma ) kızamıktan çocuk felci, suçiçeği ve SARS'a kadar çeşitli hastalıkları tedavi etmek için 100 yıldan fazla bir süredir kullanılmaktadır. Mevcut durumda, iyileşmiş bir hastadan antikor içeren plazma COVID-19 hastası olan bir hastaya transfüzyon yoluyla verilir. Donör antikorlar, hastanın hastalıklarla savaşmasına yardımcı olur, hastalık süresini kısaltır veya hastalığın şiddetini azaltır.
Her ne kadar iyileştirilmiş plazma yıllardır kullanılıyor olsa da ,COVID-19'u tedavi etmede ne kadar etkili olduğu hakkında çok fazla şey bilinmemektedir. Çin'den gelen  başarılı raporlar var, ancak herhangi bir randomize, kontrollü çalışma (araştırma çalışmaları için altın standart) yapılmış değil. Uzmanlar ayrıca hastalık sırasında plazma vermek için en uygun zamanı henüz bilmiyorlar.
24 Mart 2020’de  FDA, COVID-19 olan hastalarda iyileştirici  plazmanın kullanılmasına izin vermeye başladı. Bu tedavi hala deneysel olarak kabul edilmektedir.
Kimler COVID-19 için plazma bağışlayabilir?
Plazma bağışlamak için, bir kişinin birkaç kriteri karşılaması gerekir. Öncelikle COVID-19 testinin pozitif çıkmış olması, iyileşmiş olması , 14 gün boyunca hiçbir semptomları olmaması, şu anda COVID-19 için negatif test etmeleri ve plazmalarında yeterince yüksek antikor seviyelerine sahip olmaları gerekir. Bir donör ve hasta aynı zamanda uyumlu kan türlerine sahip olmalıdır. Plazma bağışlandıktan sonra HIV gibi diğer bulaşıcı hastalıklar için taranır.
Her donör bir ila üç hastayı tedavi etmek için yeterli plazma üretir. Plazma bağışında bulunmak, donörün bağışıklık sistemini zayıflatmamalı veya donörü virüsle yeniden enfekte olmaya daha duyarlı hale getirmemelidir.
COVID-19 hastalarını tedavi etmek için yüksek doz C vitamini kullanıldığını duydum. Gerçekten işe yarıyor mu? COVID-19 virüsüyle enfeksiyonu önlemek için C vitamini almalı mıyım?
Kritik olarak COVID-19 olan bazı hastalar, iyileşmeyi hızlandıracağı umuduyla yüksek dozlarda intravenöz (IV) C vitamini ile tedavi edilmiştir. Bununla birlikte, COVID-19 enfeksiyonu için işe yaradığına dair açık veya ikna edici bir bilimsel kanıt yoktur ve bu yeni enfeksiyon için tedavinin standart bir parçası değildir. Çin'de, bu tedavinin şiddetli COVID-19 hastaları için yararlı olup olmadığını belirlemek için bir çalışma devam etmektedir; sonuçların sonbaharda çıkması bekleniyor.
Yüksek doz IV C vitamininin  enfeksiyonları yok etmede  yardımcı olabileceği fikri yeni değildir. 2017 ‘de yapılan bir  çalışma , yüksek doz IV C vitamini tedavisinin (tiamin ve kortikosteroidlerle birlikte), tehlikeli derecede düşük kan basıncına ve organ yetmezliğine neden olan bir enfeksiyon türü olan sepsisli insanlar arasında ölümleri önlediğini ortaya koydu. Geçen yıl yayınlanan başka bir çalışma akciğerlerin sıvı ile doldurduğu sepsis ve akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) olan ciddi enfeksiyonlu hastalar arasında yüksek doz C vitamini infüzyonlarının etkisini test etti. Çalışmada C vitamini tedavisinin ilk dört günü içinde kişi düzelmese de, tedavi edilen hastalar arasında 28 günde daha düşük bir ölüm oranı vardı. 
 Önleme ile ilgili olarak, C vitamini almanın COVID-19'a neden olan koronavirüs ile enfeksiyonu önlemeye yardımcı olacağına dair bir kanıt yoktur. Standart C vitamini dozları genellikle zararsız olsa da, yüksek dozlar bulantı, kramplar ve böbrek taşı riskinde artış gibi bir dizi yan etkiye neden olabilir.
Antiviral ilaç remdesivir COVID-19 tedavisinde etkili midir?
Tüm dünyadaki bilim adamları, diğer viral enfeksiyonları tedavi etmek için daha önce geliştirilen ilaçların COVID-19'a neden olan yeni koronavirüse karşı etkili olup olmadığını test ediyorlar.
Çok dikkat çeken bir ilaç, antiviral ilaç remdesiviridir. Çünkü COVID-19'a neden olan koronavirüs, SARS ve MERS hastalıklarına neden olan koronavirüslere benzer  ve laboratuvar ve hayvan çalışmalarından elde edilen kanıtlar, remdesivir'in bu virüslerin vücuttaki çoğalmasını ve yayılmasını sınırlandırmaya yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Özellikle, her üç virüsün de uyuşturucular tarafından hedeflenebilecek kritik bir kısmı vardır. Virüsün yeniden üretmesi gereken önemli bir enzimi yapan bu kritik kısım, üç koronavirüste de hemen hemen aynıdır; SARS ve MERS'e neden olan virüslerde bu hedefe başarıyla ulaşan remdesivir gibi ilaçların COVID-19 virüsüne karşı çalışması muhtemeldir.
Remdesivir, Ebola virüsünün neden olduğu hastalık da dahil olmak üzere diğer bazı ciddi viral hastalıkları tedavi etmek için geliştirilmiştir. Koronavirüsün kendi kendini çoğaltma ve kopyalama yeteneğini engeller.Böylece diğer hücrelere ve vücudun diğer kısımlarına yayılamaz ve enfekte eden kopyalar yapamaz.
Remdesivir, SARS ve MERS'e neden olan koronavirüslerin hücrelerini enfekte etme yeteneğini engeller. İlaç ayrıca hayvanlardaki bu koronavirüslerin tedavisinde etkiliydi: vücuttaki virüs miktarında bir azalma ve ayrıca virüsün neden olduğu akciğer hastalığında bir iyileşme vardı.
Remdesivir, Ocak 2020'de Washington eyaletinde meydana gelen ilk COVID-19 vakasında kullanıldı. Hasta ağır hastaydı, ancak hayatta kaldı. Tabii ki, bir hastada deneyim ilacın etkili olduğunu kanıtlamaz.
Çin'de iki büyük randomize klinik çalışma devam etmektedir. İki çalışma 700'den fazla hastayı kaydedecek ve ilacın COVID-19'un tedavisinde etkili olup olmadığı sorusuna kesin olarak cevap verecek. Bu çalışmaların sonuçları Nisan veya Mayıs 2020'de bekleniyor. Harvard'a bağlı birkaç hastanede dahil olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'nde de çalışmalar devam ediyor. Klinik çalışmaların etkili ve güvenli olduğunu gösterdiğini varsaysak da , ilacın kullanım için ne zaman onaylanabileceğini ve üretilebileceğini tahmin etmek imkansız.
Klorokin ve hidroksiklorokin, COVID-19'un tedavisinde etkili midir?
Son zamanlarda, diğer hastalıkları tedavi etmek için onlarca yıldır varolan iki ilacın (klorokin ve hidroksiklorokin) de COVID-19'un tedavisinde etkili olup olmadığı konusunda önemli tartışmalar olmuştur.
İlaçlar öncelikle sıtmayı ve sistemik lupus eritematozus (lupus) ve romatoid artrit dahil olmak üzere çeşitli enflamatuar hastalıkları tedavi etmek için kullanılır. Hiçbir ilaç tamamen güvenli değildir, ancak bu ilaçlar COVID-19'u tedavi etmek için birkaç gün boyunca kullanıldığında oldukça güvenlidir. Ayrıca ucuzdur, zaten yerel ilaç mağazalarımızda mevcuttur ve nispeten yan etkileri yoktur.
Her iki ilacın da laboratuvar ortamında COVID-19 virüsünü öldürdüğüne dair güçlü kanıtlar var. İlaçlar iki mekanizma ile çalışıyor. İlk olarak, virüsün kendini hücreye bağlamasını, virüsün hücreye girmesini ve içinde çoğalmasını engelliyor. İkincisi, virüs hücrenin içine girmeyi başarırsa, ilaçlar çoğalmadan önce onu öldürüyor.
Ancak’’ ilaçlar COVID-19 olan insanlarda işe yarıyor mu? ‘’sorusuna cevap almak için çalışmalar devam etmektedir, ancak 24 Mart 2020 itibariyle sadece iki tanesi ön sonuç vermiştir.
Şubat 2020'de yayınlanan bir rapor, Çin'de COVID-19 olan 100'den fazla hastada klorokin kullanıldığını iddia etti. Bilim adamları, sonuçlarının, klorokinin pnömoninin kötüleşmesini önlemede, akciğer görüntüleme bulgularını iyileştirmede, virüsü vücuttan ortadan kaldırmada ve hastalığın süresini kısaltmada kontrol tedavisinden daha üstün olduğunu gösterdiğini belirtti.
Bu iddialar heyecan vericidir. Ancak rapor, iddiaları destekleyen neredeyse hiçbir delil sunmamıştır. Her şeyden önce, bu araştırma çalışmaları için altın standart olan randomize  bir çalışma değildi. İkincisi, pnömoninin ne kadar şiddetli olduğuna veya akciğer grafileri veya BT taramalarındaki bulguların gerçekten iyileşip iyileşmediğine dair bir kanıt sunulmamıştır. Üçüncüsü, ilacın virüsü yok ettiğini iddia etseler de, tedaviden sonra virüs seviyelerinin ne olduğunu rapor etmediler. Kısacası, elle tutulur bir  kanıt yok.
Başka bir  çalışma, COVID-19'un sert vurduğu bir bölge olan güney Fransa'da bir grup bilim adamı tarafından gerçekleştirildi. Bu da randomize bir çalışma değildi. Bunun yerine, bilim adamları hidroksiklorokin alan 26 hastayı almayan 16 hasta ile karşılaştırdı: altı gün sonra, ilaç alanların % 70'inde virüs vücutlarından gitti, almayanların ise sadece% 12.5'i. İlaç çok etkili görünse de , çalışma bundan emin olunamayacak kadar yetersizdi. Çalışma ayrıca, tedaviyi alan kişilerin uzun süreli bir hastalık veya ölüme karşı korunduğunu söylemek için de yetersizdi.
Hala devam eden birçok çalışma var ve birkaç ay içinde daha sağlam cevaplarımız olacağını düşünüyorum.
Nasıl korunabilirim?
Tüm solunum yolu infeksiyonlarından korunmada benzer önlemler geçerlidir:
-         Eller sabunla en az 20 saniye boyunca düzenli olarak yıkanmalıdır. Eğer su ve sabun yoksa alkol temelli dezenfektan solüsyonlar kullanılabilir.
-         Her durumda, olabildiğince, yıkanmamış ellerle gözlere, buruna ya da ağıza dokunmaktan kaçınılmalıdır.
-         Enfeksiyonu olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalıdır.
Hastaların mümkün olduğunca evden çıkmamaları, öksürürken ya da hapşırırken ağız ve burunlarını mümkünse kâğıt mendille kapatıp, mendili çöp kutusuna atmaları gereklidir. Kâğıt mendil yoksa ağız ve burunlarını kollarının iç yüzüyle örtmeleri önerilir (bu şekilde ellerinin daha temiz kalması ve virüsün el teması yoluyla yayılmasının önlenmesi amaçlanır). Hasta kişilerin maske takması da virüsün saçılmasını ve bulaşmayı azaltmaktadır.
Hasta kişinin elle temas ettiği yüzeylerin düzenli olarak temizlenmesi önerilir. Bu yüzeylerin temizliğinde kullanılan klorheksidin, biguanidler gibi dezenfektan maddeler bazı astım hastalarında bronşlarda daralmayı tetikleyebilir. Bu nedenle astımlı hastalar yüzey temizleyici olarak bu tür maddelerden kaçınmalıdır.
Koronavirüslere yönelik bir aşı bulunmamaktadır. Ancak, Çin hükümeti, salgının erken döneminde etken virüsün genetik yapısını belirlemiş ve dünyadaki bilim merkezleriyle paylaşmıştır. Dolayısıyla, bir aşı geliştirme çabası üç ülkede (Çin, A.B.D. ve İngiltere) başlamıştır. Ancak herhangi bir aşının insanların kullanımına sunulması en az 6 aylık bir süre gerektirmektedir.

Enfeksiyona yakalanırsam nasıl tedavi olabilirim?
Önceden de belirtildiği gibi, İnfluenza virüsü dışındaki solunum virüslerine etkili herhangi bir ilaç bulunmamaktadır. Bu nedenle yalnızca yakınmalarını hafifletmeye yönelik ağrı kesici, ateş düşürücü gibi ilaçlar kullanılabilir.
Ateşi 48 saat içinde düşme belirtisi göstermeyen ya da solunum sıkıntısı (nefes darlığı) olan kişilerin hızla bir sağlık merkezine başvurması gereklidir.
Solunum fizyoterapisi Covid-19 tedavisinde etkili midir?
Covid 19 kişide pnömoniye yani zatürreye sebep olabilmekte ve buna bağlı olark akciğerler işlevini tam görememektedir.Biriken balgam ve oluşan nefes darlığı en büyük sorunlardan biridir.Nefes darlığının ve sekresyonun vücuttan atılmasının,artmış solunum işi, artmış oksijen tüketiminin fizyoterapi yöntemleriyle düzeltildiği saptanmıştır.Solunum fizyoterapi uygulamalarını popüler kültürdeki nefes egzersizleriyle ya da uygulayıcı olan fizyoterapistleri de nefes koçlarıyla karıştırmamak gerekir.Solunum fizyoterapisinde hedef akciğeri temizlemek ve buna bağlı kişiyi fonksiyonel olarak hayatta tutmaktır.
Solunum egzersizleri gevşeme egzersizleri, solunumun kontrolü, sekresyonların mobilizasyonu gibi yöntemleri içerir. Nefes darlığının azaltılması, iyi ventile olmayan akciğer ünitelerinin ventilasyona katılmasının sağlanması ve solunum kaslarının daha etkin bir biçimde kullanılmasını sağlamakta yararlıdır. Solunum kaslarının gevşetilmesi için hastanın baş, boyun, gövde ve uzuvların  fleksiyon durumunda bulunmasını sağlayan pozisyonlar öğretilir .
Balgamın dışarı çıkarılması vibrasyon, perküsyon, postüral drenaj gibi tekniklerle sağlanır ve kesinlikle bir fizyoterapistin yardımına gerek vardır.

Koronavirüs salgını ve çocuklar

Çocukların yaşamları bu salgın nedeniye alt üst oldu. Okulların kapatılması ve oyunların iptal edilmesi çocukları bizler gibi eve kapatırken psikolojilerini de olumsuz etkilemiştir. Virüsle beraber sağlık ve sosyal çevre davranışları da yeniden şekillenmek zorunda kalmıştır.

Çocukların COVID-19'a neden olan virüse karşı bağışıklığı var mıdır?

Çok küçük çocuklar da dahil olmak üzere tüm çocuklarda COVID-19’a  yakalanabilir. Bununla birlikte, çocuklar  bu durumu düşük dereceli ateş, yorgunluk ve öksürük gibi daha hafif semptomlarla yaşar. Bazı çocukların ciddi komplikasyonları olabilir ama bu çok nadir bir durumdur. Farklı sağlık sorunları olan çocuklar ağır hastalık riski altında olabilir.

Ebeveynler şu anda bebeklerine aşı vurdurmalı mı? Peki ya aşı olan bebekler ve çocuklara ne olur?

Bebekler ve küçük çocuklar (özellikle 6 aylık ve daha küçük bebekler) için erken aşı yaptırmanın önemli faydaları vardır. Bağışıklık sistemlerinin savunmasız olduğu bir zamanda ölümcül olabilecek pnömokok ve boğmaca gibi enfeksiyonlardan korunmalarına yardımcı olur. 
Yapılacak en iyi şey doktorunuzdan bilgi almaktır. Çocukları güvende tutmak için ne gibi önlemler aldıklarını doktorunuzdan öğrenebilirsiniz ve sadece çocuğunuzun sağlık durumu değil, aynı zamanda çevrenizde virüsün ne kadar yayıldığını  ve buna maruz kalıp kalmadığınızı da konuşabilirsiniz.

Bu salgın sırasında çocuğunuzu ne zaman doktora getirmeniz gerekir?

Acil olmayan her durum için doktor randevusu  ileri bir tarihe ertelenmelidir. Bu, 2 yaşın üzerindeki sağlıklı çocuklar için yapılan kontrolleri de içerir. Doktorunuz, nelerin bekleyebileceği ve ne zaman yeniden programlanacağı konusunda size bilgi verecektir. Ayrıca birçok hastane telefon veya teletıp ziyaretleri sunmaktadır .
Bununla birlikte, bazı şeyler, aşağıdakiler dahil olmak üzere yüz yüze randevu gerektirir:
·         Solunum güçlüğü çeken bir çocuk, önemli ağrı, olağandışı uyku hali, düşmeyen yüksek ateş veya ciddi olabilecek hastalık veya yaralanma. 
·          Kanser, böbrek hastalığı veya romatolojik hastalık gibi ciddi bir tıbbi durum için sürekli tedavi gören çocuklar. 
·         Aşıya ihtiyaç duyan ve büyümelerini kontrol ettiren çok küçük çocuklar için yapılan kontroller.
·         Belirli sağlık sorunları olan çocuklar için kontroller ve ziyaretler. Bu, akciğerleri dinlenmesi gereken solunum problemleri olan çocukları, bağışıklık sistemlerini korumak için aşılara ihtiyaç duyan çocukları, kan basıncı çok yüksek olan çocukları, kilo almayan çocukları, yaralanma sonucu dikişe ihtiyaç duyan çocukları veya tekrar kontrol edilmesi gereken anormal kan testi sonucu olan çocuklar. 

Ülkenin birçok yerinde okulların kapanmasıyla birlikte, çocuklar daha çok evde kalıyor.Bakıcımızın evde olması ya da öğretmenlerin eve gelmesi zararlı olur mu?

Gerçek şu ki, siz ve çocuklarınız ne kadar az kişiye maruz kalırsa o kadar iyi. Ancak, bazı ebeveynler sürekli evde olmayabilir.
Aşağıdakileri yaparak riski en aza indirebilirsiniz :
·         Ailenizin yanı sıra diğer insanlara en az temas eden bir bebek bakıcısı seçin
·         Bebek bakıcısı sayısını sınırlayın. Bir kişi tutabiliyorsanız bu idealdir, ancak bir kişi yetersizse de sayıyı mümkün olduğunca düşük tutun
·         Bebek bakıcısının sosyal mesafeyi uygulaması gerektiğini anladığından emin olun ve kendisinin hastaysa veya şüpheleniyorsa evinize gelmemesi gerektiğini söyleyin
·         Çocuk bakıcısının çocuklarınızla mümkün olduğu ölçüde fiziksel etkileşimi ve yakınlığı sınırlamasını isteyin
·         Herkesin gün boyunca, özellikle yemekten önce ellerini sık sık yıkadığından emin olun.

Sosyal mesafeli kurallarına göre kütüphaneler, eğlence merkezleri ve spor salonları ve diğer mekanlar kapandığı için çocuğum tüm gün bilgisayar ve playstation başında. Dışarda oynayamaz mı?  Çocuklarımın bütün gün ekranların önünde kalmasını istemiyorum.

Sosyal mesafeyi gerçekten etkili kılmak için çocuğunuz arkadaşlarıyla dışarıda oynamamalıdır. Arkadaşının sağlıklı olduğundan ve hasta olabilecek herhangi biriyle herhangi bir teması olmadığından kesin bir şekilde eminseniz, tek bir arkadaşıyla oynamasına izin verebilirsiniz ancak arkadaşının başka bir kimseyle temas kurmadığından emin olamayız.
Fiziksel mesafe oluşturabileceğiniz açık hava aktiviteleri olarak bisiklete binmek veya yürüyüş yapmak, her ikinizin de daha az mikroba maruz kalmasını sağlar ve çocuğunuzla  birlikte olmanıza izin verir (el dezenfektanınızı yanınızda taşımayı ihmal etmeyin)  Bahçeniz varsa,çocuğunuzla futbol veya badminton da oynayabilirsiniz.
FaceTime veya Skype gibi bir platform kullanarak aynı odada olmadan,çocuğunuz arkadaşlarıyla online oyun oynayabilir ya da görüşmeye devam edebilir.Ancak bilgisayar,tablet ya da telefon başında sürekli kalmak ,özellikle büyüme çağındaki çocuklarda skolyoz ya da kifoz gibi omurga eğriliği hastalık riskini artırır.Bu nedenle teknolojik cihaz kullanımını sınırlandırmak ve egzersiz yapmak çok daha iyidir.

Çocuklarım ve torunlarımla yaşıyorum. Torunlarıma bakarken hastalanma riskini azaltmak için ne yapabilirim?

Başka seçeneğin olmadığı bir durumda - örneğin büyükanne veya büyükbaba torunlarla yaşıyorsa - o zaman aile COVID-19 riskini sınırlamak için ellerinden geleni yapmalıdır. Torunlar ve ebeveynler mümkün olabildiğince izole edilmelidir.Herkes gün boyunca ellerini çok sık yıkamalı ve yüzeyler sık ​​sık silinmelidir. Fiziksel temas kesinlikle sınırlı olmalıdır; Büyükanne veya Büyükbaba ile uyumak çok güzel olsa da bunu şimdilik ertelemekte fayda var.

İletişim:                 0262 322 9 322 / 0541 533 45 41
Adres :            Körfez mah.D-100 karayolu Üzülmez İş Merkezi K 2                                                                          İzmit/Kocaeli
Web site :               www.elifakinci.com.tr
Instagram :            fzt.elif_aknc
Youtube:                 Elif Akıncı Official
                       

Kaynakça:    World Health Organisation ,Harvard Health Publishing, Visual                                      Capitalist,Türk Toraks Derneği