25 Aralık 2014 Perşembe

YILBAŞI İÇİN HAZIR MISINIZ ?


Merhaba sevgili okurlar,

Kimi  Roşaşana,kimi nevruz,kimi de yılbaşı olarak adlandırır her yeni yılın bitimi ve yeni bir yılın başlangıcı olan geceyi.Yılbaşı ilk kez Hz.İsa’nın doğumundan 350 sene sonra, o zamanlar güneşe tapan Roma’da ortaya çıktı.İmparatorluk Güneşperestlikle Hristiyanlığı birleştirerek Güneş Tanrısının doğum günü olan 25 Aralık’ı Hz.İsa’nın doğum günü olarak kabul etti. 24 Aralık’a kadar güneş daha erken battığı için güneşe tapanlar Tanrıları kendilerini erken terk ettiği için üzülüyordu.25 Aralıkta tekrar günler uzamaya başladığı için , tanrıları kendileriyle kalmaya razı olduğu ve yeniden doğduğu için, dans ederek,içerek,yaşadıkları yerleri ışıklandırarak,hindi keserek kutlama yaparlardı.Bu nedenle 25 Aralık ve 1 Ocak arası geleneksel olarak kutlanmaya başladı.
Öncelikle Avrupa ve Amerika kıtasında olmak üzere 25 Aralık’la başlayan ve yaklaşık bir hafta süreyle kutlanan Noel ve yılbaşı, dünyanın birçok yerindeki Hristiyan topluluklarca kutlanmaktadır. 1 Ocak tarihindeki yılbaşı kutlamalarının Türkiye’de de özellikle son dönemlerde gittikçe arttığı da gözlenmektedir.Meydanlarda şarkılar söyleyerek ya da dans ederek veya bazı eğlence mekanlarında sevdikleriyle birlikte girmekte birçok kişi yeni yıla,yeni ümitler ve dileklerle.
Ancak yeni yıl gecesi tüm bu eğlenceye ortak olan bir şey daha var ki; insanın hem zihnini bulandırır hem de sağlıklı düşünmesini engeller.Muhtemelen bu yılda birçok kişinin gecesine eşlik edecek.
Dünya Sağlık Örgütü'nün, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 30 ülkede yaptığı araştırmalara göre,cinayetlerin %85’i,tecavüzlerin%50’si,şiddet olaylarının %50’si,ölümcül trafik kazalarının %65’i,aile içi kavga ve geçimsizliklerin %70’i ve sonradan oluşan akıl hastalıklarının %60’ının sebebidir alkol tüketimi.
Alkolün vücut sağlığını kötü etkilediği bilinen bir gerçektir. Alkol en büyük tahribatı beyinde yaratır.Alkolün doğrudan etkisi mantıklı düşünme, karar verme ve hareket etme yeteneklerini bozmasıdır. Ciddi kazalara ve yaralanmalara yol açabilen alkolün bu etkileri ,alkol alımından hemen sonra görülür.Ayrıca alkol beyin hücrelerini öldürdüğü için zamanla beyin küçülür.Erken yaşlanma ve bunamaya yol açar.Kişide uyku bozuklukları,körlük,gastrit ve ülsere neden olur.Vitamin ve diğer besin maddelerinin emilimini azalttığı için bağışıklık sistemini zayıflatır.Özellikle pankreas,mide,gırtlak ve yemek borusu kanser riskini de artıran alkol,baş ağrısı ve ağız kuruluğu yapar.
Kadınlarda adet düzensizliği, erkeklerde iktidarsızlık gibi sorunların yanı sıra kalp ve damar hastalıklarını da tetikler.Yaralanmalarda kanın pıhtılaşmasını önlediği için kan kaybına neden olur.Alkol alan kişi vücut ısısının arttığını zanneder,oysaki alkol donmayı hızlandırdığı için kişi ısı kaybeder.


Elbette bir gece alkol tüketimiyle bunlar gerçekleşmez.Ancak bir gecede haddinden fazla alkol tüketimi sonucu kişide bilincin yitirilmesiyle ortaya çıkan alkol zehirlenmesi görülebilir.Alkol zehirlenmesine maruz kalan kişi yalnız bırakılmamalı ve kusması sağlanmalıdır.Böylece vücutta henüz emilmemiş alkol dışarı atılabilir.
Merkezi sinir sistemini etkilediği için, kandaki alkol miktarı arttıkça bilinç zayıflar,refleksler yavaşlar,konuşma peltekleşir,uyku ihtiyacı oluşur ve nihayetinde koma meydana gelir.Solunum genişler ve nabız düzensizleşir.Gözler kanlanır,yüz kızarır ve terler.Bilinci açık değilse kişi kustuğu takdirde kusmuğu solunum borusuna kaçabilir.
 Alkol komasındaki kişi derhal yan yatırılmalı ve kusma olasılığına karşı izlenmelidir.Kusmuğun solunum borusuna kaçmasının önlenmesi için kusulanlar , ağzın içinden çıkarılmalıdır.Kişi temiz havaya çıkarılmalı ve bir battaniyeye sarılarak ısıtılmalıdır.Tüm bunlar yapıldıktan sonra derhal en yakın hastaneye gidilmelidir.
Elbette yılbaşında ölçülü davranıp içtiklerimize dikkat edersek ertesi sabah gözümüzü hastanede değil,sevdiklerimizle beraber yeni dilekler ve ümitlerle evimizde açabiliriz.Herkesin yeni yılını şimdiden kutluyorum.Umarım 2014 hepimize başarı,mutluluk,şans,bolluk,huzur,sevgi ve saygı getirir.
Sağlıklı ve sağlıkla kalın



15 Aralık 2014 Pazartesi

RÜYA GÖRMEK İSTİYORSANIZ...


Merhaba sevgili okurlar,
Asırlardır insanoğlunda merak uyandıran ve birçok araştırmanın konusu olan uykunun nedeni ve mekanizması tam olarak bilinmese de, bu konuda son yıllarda önemli aşamalar kaydedildi. Uyku üzerinde yapılan çalışmalar uykunun çeşitli evrelerden oluştuğunu gösteriyor.Uyku,kişinin çeşitli uyaranlarla uyandırılabileceği bilinçsizlik durumu olarak tanımlanmaktadır.
Kişi her gece birbirini takip eden iki farklı uyku aşaması yaşar.Biri beyin dalgalarının çok güçlü ve çok düşük frekanslı olması nedeniyle yavaş dalga uykusu,diğeri uykuda olmasına rağmen kişinin gözlerde hızlı hareketler oluşturması nedeniyle Rapid-Eye-Movement yani REM uykusu olarak tanımlanır.Her gece uyunan uykunun büyük bölümü yavaş dalga uykusudur ve kişinin saatlerce uyanık kalmasından sonraki ilk saat dilimindeki derin ve dinlendirici tiptedir.Diğer taraftan,REM uykusu genç erişkinlerde uyku süresinin %25 ini kaplayan dönemler şeklinde açığa çıkar.Bu dönemler normalde her 90 dakikada bir tekrarlanır.Bu uyku tipi sakin olmamakla beraber genellikle canlı düşlerle bağlantılıdır.
Kişi çok uykulu ise,REM uyku dilimler kısadır hatta görülmez.Aksine kişi gece boyunca gittikçe dinlendiği için REM uyku dilimleri uzar.REM uykusunun bazı önemli özellikleri vardır;
1-   Genellikle aktif düş görme ve aktif kas hareketleriyle birlikte görülür.
2-   Kişi yavaş dalga uykusuna göre duyusal uyaranlarla daha zor uyanır.Diğer yandan kişi sabahları genellikle yavaş dalga uykusu değil REM uykusu sonrasında kendiliğinden uyanır.
3-   Omurilik kas kontrol alanlarının güçlü biçimde baskılandığını görecek şekilde tüm vücutta kas tonusu son derece azalmıştır.
4-   Kalp ve solunum hızı düş görme durumu için özgün bir biçimde düzensizleşir.
5-   Periferik kasların aşırı baskılanmasına karşın düzensiz kas hareketleri oluşur.
6-   Beyin REM uykusunda oldukça aktiftir ve toplam beyin metabolizmasında %20 ölçüsünde artış görülebilir.EEG de uyanıklıkta oluşanlar benzer beyin dalgaları içerir.Bu uyku şekli,kişinin beyindeki yüksek etkinliğe rağmen uyuması bir paradoks olması nedeniyle,paradoks uyku olarak adlandırılır.
Yavaş dalga uykusunun belli dönemler REM uykusuyla bölünme nedenleri anlaşılamamıştır.Ancak araştırmalar asetilkolin etkisini taklit eden ilaçların REM uykusunun ortaya çıkış etkisini artırdığını göstermektedir.Bu yüzden üst beyin sapı retiküler formasyonundaki asetilkolin salgılayan büyük nöronların yaygın lifleriyle beynin büyük kısmını aktive ettiği düşünülmüştür.Bu durum,REM uykusunda beynin belli bölgelerindeki aşırı aktiviteyi kuramsal olarak açıklamaktadır.Ancak yine de sinyaller beyinde uyanıklık durumuna özgün olan normal bilinci oluşturmaya neden olacak şekilde yönlendirilmemektedir.
Kesintisiz ve kaliteli bir uyku sağlığımız için oldukça önemli.İyi bir uyku için, yatağın konforu çok önemlidir; bu nedenle yatak ve yastık kişiye özel olmalıdır.Uyumadan önce dinlendirici, yormayan ve hafif bir kitap okunabilir. İlk 15 dakika içinde uykuya dalınamazsa; yataktan çıkıp başka bir odaya giderek hafif bir kitap okunabilir. Uyku gelinceye kadar yatağa gidilmemelidir.Ayrıca uyku esnasında kafaya takılan sorunları yatmadan bir günlüğe çözümleri ile birlikte not etmek rahat uyutur.Bazı gevşeme teknikleri denenebilir.
Haftanın belli günlerinde yapılan yürüyüş, koşma, tenis veya yüzme gibi sportif faaliyetler, kişiyi derin ve kaliteli bir uykuya hazırlar. Yatak odası uyumak ve cinsellik dışında; yani oturma odası, çalışma odası gibi başka faaliyetler için kullanılmamalıdır. Bilgisayar ve televizyon yatak odasında bulunmamalıdır.
Yatak odası sessiz ve karanlık olmalıdır. Ses çıkaran saat ve cep telefonu gibi aletleri yanımızda bulunmamalıdır.
Yatağa geçmeden önce aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durulması gerekir. Bu durum midede hazımsızlığa neden olarak uykunun kaçmasına yol açabilir. Akşam yemekleri; uyku saatlerinden en az birkaç saat önce ve hafif olmalıdır.Yatmadan önce alınan alkol her ne kadar uykuya dalış süresini kısaltıyor gibi görünse de; gece içinde sık uyanmalara neden olur. Derin uykuda kalma süresini kısaltarak uykunun kalitesini bozar.
Uykusuzluk çekenler; ertesi gün de aynı şikayetin sürmemesi için gündüz şekerleme yapmamalıdır. Özellikle saat 14.00'ten sonra ve akşam yemeği sonrası uyuklamaktan uzak durmalılar.Herkese iyi uykular,tatlı rüyalar dilerim.
Sağlıklı ve sağlıkla kalın