Merhaba sevgili
okurlar,
300’den
fazla farklı tipi olan baş ağrısının çoğunun kökeni halen tam anlaşılmamış olsa
da genellikle iyi huylu özellik sergilemektedirler. Yine de bazen ciddi ve yaşamı tehdit eden nedenlerle
ilişkili olabilmekteler.
Toplumda
çok sık görülmesi, toplumun geniş bir kısmını etkilemesi, işgücü kaybına sebep
olması ve hayati tehlike yapabilecek hastalıkların belirtisi olması dolayısıyla
baş ağrısı üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konudur. Türkiye’de
yapılan bir çalışmada migren oranı %16.4 olarak bulunmuş, bu oran kadınlarda
%21.8, erkeklerde %10.9 olarak belirlenmiştir. Küme tipi baş ağrısı için
bildirilen oran değerleri %0.1-0.4 arasında değişmektedir. Gerilim baş ağrısı yüzde
oranları epizodik tip için %20-30, sürekli tip için %3.1 olarak bildirilmiştir.
Migren baş ağrısı erkeklerde yüzde olarak düşük görülmekte, diğer baş ağrısı
sıklıkları oran olarak ülkemizdeki verilen değerlerle uyum göstermektedir.
Uluslararası
Baş ağrısı Birliğinin(IHS) belirlediği kriterlerle sınıflandırılan baş ağrısı;
primer ve sekonder olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Primer(birincil)
baş ağrıları:
Migren,gerilim
tipi baş ağrısı,küme baş ağrısı,kafa travmalarına eşlik eden baş ağrısı,
dolaşım sorunlarına eşlik eden baş ağrısı, ilaç kullanımı ya da bırakmaya bağlı
baş ağrısı, metabolik hastalıklara eşlik eden baş ağrıları, kranial yapılardaki
bozukluklara eşlik eden baş ağrıları,sınıflandırılamayan baş ağrıları olarak
sınıflandırılabilinir.
Sekonder (ikincil)
baş ağrıları:
Sekonder grupta beyinde
ve/veya sistemik olarak bir hastalık bulunuyor ve ağrılar bu hastalıkla
ilişkili oluyor. Baş ağrısının hangi grupta olduğunu belirlemek için, geniş bir
anamnez, nörolojik muayene, beyin görüntülemesinin yanı sıra , kan ve idrar
tahlilleri, EEG (elektroensefalografi), gereken durumlarda lomber
ponksiyon(belden su alma) işlemleri yapılması gerekiyor.
GERİLİM TİPİ BAŞ
AĞRILARI
Gerilim
baş ağrısı baş ağrıları içinde en sık görülen tipi;çevresel faktörlerin değişmesi,
aşırı sorumluluk yüklenme, düş kırıklıkları, ailesel ve ekonomik sorunlar gibi
insan yaşamındaki önemli değişiklikler sonucu yüz, baş ve boyun kaslarının
sürekli gerilmesi ile ortaya çıkan şiddetli baş ağrısı olarak tanımlamak
mümkündür Baştaki veya boyundaki kasların kasılması stres veya huzursuzluk,
uzun süre aynı pozisyonda oturma, trafik kazası gibi bir darbeye veya
depresyona bağlı olabilir.
Genellikle
hasta kendi kendisine migren tanısı koyar. Oysa hem mekanizma hem de tedavi
yönünden gerilim baş ağrısı migrenden çok farklı bir biçimde ele alınmaktadır.
Migrenli hastalar kuytu sessiz bir yer ararken gerilim baş ağrısından yakınan
hastalar tam tersi gezmek dolaşmak isterler. Gerilim baş ağrısı migrenin aksine
tek bir bölgeyi tutmaz. Daha yaygın bir seyir gösterir. Gün ilerledikçe
şiddetlenir. Saatler boyunca sürer gider. Migrende ağrı öncesinde görülebilen
görme bozukluğu ve diğer belirtiler gerilim baş ağrısında yoktur. Gerilim baş
ağrısında baş, boyun ve omuz bölgesi kaslarında basınç uygulamakla yansıyan
ağrının ortaya çıkmasına neden olan tetikleyici noktaların (trigger points)
ortaya çıkması önemli bir bulgudur. Gerilim baş ağrısının en önemli özelliği
genellikle boyun bölgesinden başlayarak tepeye doğru yükselmesi ve sıkıştırıcı
bir ağrı şeklinde seyretmesidir. Hastalar çoğu kez bu durumu başın cendereye
alınmış gibi sıkıştırılması şeklinde nitelendirirler. Baş ağrısı; gereğinden
az ya da fazla uyuma, gereğinden az ya da fazla yeme, fazla alkol tüketme,
aşırı gürültüye maruz kalma, aşırı çalışma ve diğer sağlık sorunları ile
tetiklenebilir.
Baş
ağrısının yanı sıra bir çok hastada başta yanma hissi, keçeleşme, dokunma ile
hassasiyet gibi bulgular ortaya çıkar. Ayrıca konsantrasyon güçlüğü,
uykusuzluk gibi yakınmalar ağrıya eşlik edebilir. Bulantı ya da kusma
görülebilir. Ancak çoğu kez migrende olduğu kadar şiddetli değildir. Bir başka
önemli nokta migrenin ve gerilim tipi baş ağrısının bazen birlikte
görülebilmesidir. Hatta migren ağrılarından yakınan bir hastada zaman
içerisinde gerilim tipi baş ağrısı da oluşabilir ve gerilim tipi baş ağrısının
belirtileri daha ön plana geçebilir. Bu durumda hastalar baş ağrılarının
şeklinin, süresinin ve sıklığının değiştiğini ifade ederler.
MİGREN
Genellikle
ataklar halinde gelen bu tipte ataklar 4
saatten 72 saate kadar değişen uzunluklarda olabilir. Kişi ataklar arasında
kendini tamamen normal hisseder, ancak bir sonraki atağın endişesi vardır.
Eskiden "sadece bir baş ağrısı tipi" olarak görülen migren, artık
başlı başına bir nörolojik hastalık olarak kabul edilmektedir.
Migren
ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir ve kişinin normal
aktivitelerini engelleyebilir; hem migren yakınması olan kişinin hem de
yakınlarının yaşam kalitesini bozabilir. Baş ağrısı zonklayıcı, ateş yanar
tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedilebilir
ve başın tek bir yanında olabileceği gibi çift taraflı da yerleşebilir.
Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı aşırı hassasiyet baş ağrısına eşlik
edebilir.
Migren,
kadınlarda erkeklerden daha sık görülür; kadınlarda %18.6 ve erkeklerde %6.5
oranında görülmektedir. Yapılan çalışmalarda bir hekim tarafından tanı
konulmamış olan migren hastası oranının kadın hastalarda %59 'a, erkeklerde ise
%70 'e ulaştığı gözlenmiştir.
Birçok
kişide ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, sadece karanlık bir
odada yatıp uyumak isterler. Bu da günlük yaşantıyı aksatır. Migren tedavisinde
ilaçlar kullanılmaktadır. Kullanılan ilaçlar migreni tedavi etmez. Atak
sıklığını azaltabilir ve ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay
atlatılmasını sağlayabilir.
Günümüzdeki
bir görüşe göre Migren bir Epilepsi çeşididir. Bu nedenle Migren profilaksisinde
(atakların önlenmesi için) antiepileptik ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca
atakların oluşmaması için yavaş salınımlı düşük doz antidepresanlar da
kullanılmaktadır.Migren atakları esnasında sakinleştirici ve ağrı kesici içeren
enjeksiyonlar acil müdahale olarak hastanelerin acil servislerinde yapılır.
MİGREN TİPLERİ
NELERDİR?
Toplumda en çok
oranda görülen iki farklı migren tipi vardır:
BASİT MİGREN: Migrenli hastaların %75 inde görülür. Aurasız migren atakları vardır.
Adi migren de denir. Sıklıkla bayanlarda görülür. Tek ya da çift taraflı baş
ağrısı görülür. Kusma nadirdir.
MİGREN: Auralı migren atakları görülür. Migrenli hastaların %10′unu oluşturur.
Çocuklukta ergenlikte başlar. İlk atak 40 yaşından sonra gelir. 2-6 saat kadar
sürer. Kişinin görme alanında boşluk vardır. Hasta boşluk olan yeri göremez.
Başın tek tarafı ağrır. Bulantıyla birlikte kusma buna eşlik eder.
Aura, baş ağrısı
başlamadan önce beliren, sıklıkla görme alanında sorunlar olan, bazı sinirsel
belirtilerdir.Migren şafağı da denir. Diğer migren tipleri seyrek olarak
görülür. Bunlar:
Baş ağrısız auralı
migren: Uzun süre boyunca
auralı migren yaşayan bir kişide zamanla baş ağrısı geçer veya azalır.
Baziler migren: Bilinen migren belirtileri yanında cümle kurmada güçlük, baş dönmesi,
çift görme, kulakta çınlama ve dengesizlik görülebilir. Daha sonra migren baş
ağrısı başlar.
Hemiplejik migren: Hem auralı migren hem de kol ve bacak dahil vücudun bütün yarısında kas
güçsüzlüğü veya felç görülür. Atak süresince devam edebilir.
Status migrenozus: 3 günden fazla süren migren ataklarıdır. Boyun ve omuzdaki kasların
kasılmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Retinal migren: Baş ağrısıyla birlikte bir gözde görme bozukluğu olur. Kısa sürelidir.
Göz muayenesinde herhangi bir bulguya rastlanmaz.
Oftalmoplejik
migren: Baş ağrısı ve
gözün hareketlerini kontrol eden sinirlerin bir bölümünde felç vardır.
Hasta migren
sırasında bir müddet kendini soyutlamak, dinlenmek ihtiyacı hisseder. Bazı
belirtiler hastayı baş ağrısından daha çok rahatsız edebilir. Migreni beş
evreye ayırabiliriz:
UYARICI BELİRTİLER
NELERDİR?
Yorgunluk,ışıktan
ve sesten rahatsız olma, Kaslarda ağrı,Mide bulantısı, kabızlık, ishal,Susuzluk,
idrara sık çıkma,huzursuzluk, üzüntü gibi belirtiler migren atağının geleceğini
gösterebilir.
AURA DÖNEMİ
Migren
ağrısından ortalama 20 dakika kadar önce görülen dönemdir. Tek taraflı görme
kaybı, kör nokta, ışınsal tarzda renkli titrek çizgiler, ışık çakması, kolda
bacakta karıncalanma, uyuşma hissi olabilir.Aura dönemi geçiren bir hasta bu
durumu şöyle tanımlamaktadır: Kısmi görme kaybı yaşıyorum. Bu hep baş ağrım
olmadan hemen önce oluyor. Ortalama yarım saat sürüyor. Baş ağrım başladığında
görmem normale dönüyor.Aura migren habercisi olarak kabul edilmektedir.
BAŞ AĞRISI DÖNEMİ
72
saate kadar sürebilen bir dönemdir. Başın tek tarafında zonklayıcı bir ağrı
vardır. Bazen başın iki tarafı da tutabilir. Hareket ederken ağrı artar.
Bununla birlikte bulantı, kusma, ışık ve gürültüden rahatsız olma gibi durumlar
mevcuttur. Bir migren hastası bu dönemi şöyle özetlemektedir:
Kafam zonkluyor,
beynim patlayacak gibi oluyor. Normal ışık bile beni rahatsız ediyor. Kafamın
yerinden fırlayacağını düşünüyorum. Midem bulanıyor. Huzursuz biri oluyorum.
Atak başladığı sırada üşüyorum.
AĞRININ GEÇMESİ
DÖNEMİ
Ağrının
geçmesi için uyumaya çalışmak biraz rahatlamanızı sağlar. Ama ağrının geçmesi
için yapılması gerekenler kişiden kişiye değişebilir. Çocuklarda kusma çok
faydalı olabilir. Kimisi için de mutlaka ilaç tedavisi gerekir. Bazı hastalar
ise atağın geçmesini bekler çünkü başka bir şeyin işe yaramadığını
söylemektedirler.
İYİLEŞME DÖNEMİ
Atak
geçtikten sonra, daha doğrusu baş ağrısı geçince, bir gün boyunca kendinizi çok
yorgun hissedebilirsiniz. Çok yorucu bir işten çıkmış gibi olursunuz. Bazı
hastalar ise baş ağrısından sonra kendilerini gayet enerjik hissettiklerini
söylemektedir.
MİGREN ATAKLARI NE
KADAR SIKLIKLA GELİR?
Atak
sıklığı değişken bir durumdur. Kişiden kişiye değiştiği gibi kişinin atak
zamanı da değişken olabilir. Ayda 1-2 kez ya da haftada bir atak geçirilebilir.
Ayrıca ataktan sonra uzun bir süre atak gelmeyebilir. Ama kesin olan bir şey
var ki her gün migren atağı gelmez.
MİGRENİ TETİKLEYEN
FAKTÖRLER NELERDİR?
Migren
atağının gelmesi için tek bir tetikleyici yoktur. Zaten tek bir tetikleyici
migren atağı oluşturmaz. Üst üste gelen etmenler atağın başlamasına sebep olur.
Bir hastanede yapılan araştırmalarda migren hastalarından alınan cevaplara göre
en sık görülen durumlar stres, hormonlarda değişiklik, halsizlik, yorgunluk ve
öğün atlamadır. Çocuklarda aç kalma, az yemek yeme, kadınlarda adet dönemiyle
ilgili hormonal değişiklikler migrene neden olabilir.
Yeterince yememek,
: bazı yiyecekler ve içecekler; eski peynir, çerez, çikolata, şarap, alkol,
kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri,
Çevresel faktörler
: göz alıcı ışık, ağır koku, seyahat, çok yorulma, hava değişiklikleri,
Hormonal
değişiklikler : adet dönemi, gebelik, doğum kontrol hapları
Uyku problemi : uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma,
Duygusal
değişiklikler : endişe, üzüntü, tartışma, heyecan, depresyon, stres,
Baş ve boyunda
ağrı : göz, boyun, diş, çene ağrısı,Bu tetikleyicilerin hepsi bir kişide olmak
zorunda değildir. Atak başlaması için yukarıdaki bir kaç neden yeterli olabilir.
KÜME(CLUSTER) TİPİ
BAŞ AĞRISI
Cluster baş
ağrıları, tüm baş ağrıları arasında en şiddetli olanlar arasındadır; Bir gözün
içi ve çevresinde şiddetli ağrıya sebep olur.
Cluster baş
ağrıları olan kişiler, bunu aralıklı olarak yani epizodik şekilde yaşarlar,
haftalar ya da aylardan oluşan bir periyot içinde günde bir ila üç baş ağrısı
nöbetli bir küme (yani cluster) ve bunu takip eden baş ağrısız dönemler.
Kişilerin yüzde
20’sinde kronik şekle rastlanır. Bu durumda günlük nöbetler, hafifleme oluşmadan
önce, bir yıl ya da daha uzun bir zaman sürer. Kronik baş ağrılarının tedavisi,
epizodik cluster baş ağrılarına oranla ilaç tedavisine daha zor cevap verir.
Cluster baş ağrılarının bilinen bir sebebi ya da tedavisi yoktur, bir yaşam
boyu hastalığı olabilir.
Her ne kadar
dayanılmaz derecede ağrılı olsalar da, kalıcı bir zararları ya da diğer
hastalıklarla bağlantıları yoktur. Mamafih, bir gözün çevresindeki şiddetli
ağrı, acil tıbbi dikkat gerektiren bir durum olan akut glokom’un işareti de
olabilir.
Cluster baş
ağrıları genellikle erkeklerde görülür ve ilk atak genellikle ergenlik
döneminde ya da yirmili yaşların başında oluşur. Cluster baş ağrıları olan
kişiler için, cluster dönemlerinde sigara ve alkol kullanımı, atakları
tetikleyebilir. Ama hafifleme dönemlerinde bu durum söz konusu değildir.
SEMPTOMLAR
Tipik
cluster baş ağrısı, genellikle kişi uyuduktan 2 ila 3 saat sonra ani şekilde
başlar. Ağrı şiddetli, yakıcı, nüfuz edici nitelikte olup; genellikle bir gözün
arkasındadır. Ama nadiren yanakta, kulak yanında ya da bunlara komşu bir
bölgede ortaya çıkabilir. Etki altındaki gözde gözyaşı ve kanlanma /
kızarıklık; gözkapağında sarkma; burun deliğinde önce tıkanma ve daha sonra
akıntı; ve yanakta yanma ve şişme oluşabilir.
Tek bir nöbet
boyunca, tüm semptomlar yani belirtiler ya sol ya sağ yanda olur; hiçbir zaman
her iki tarafta birden olmaz. Kişilerin çoğunda hastalanan bölüm daima aynı
taraftadır. Bir ya da iki saat içinde, ağrı ve diğer semptomlar ortadan
kaybolur. Bu bazen başladıkları gibi ani olur. Ama takip eden günlerde aynı
zamanda tekrar oluşur.
TEDAVİ
Özellikle
migrende ilaç tedavileri ile sıklığı azaltılıp, atakların hafif atlatılması
sağlanabilir. Özellikle hormonal migren menapozla azalır veya geçer. Bazen
ağrılar sık tekrarladıkça sürekli alınan ilaçlar çözüm olmamaktadır. Bir süre
sonra sürekli alınan ilaçlara bağlı başağrıları gelişmektedir. İlaçlar çözüm
olmamakla birlikte bağımlılık benzeri tablo gelişmektedir. Hergün ilaç alınmazsa
ağrılar şiddetlenmektedir. İlaçlar dışında etkin tedavi yöntemleri nöral
terapi, akupunktur ve manyetik alan tedavisi olarak sayılabilir. Nöral
terapinin etkili olduğu hastalıkların başında migren gelmektedir. Nöral
terapide bozucu alan olarak tanımlanan hastalık odağı olanlarda akupuntur tek
başına yeterli olmamaktadır.
Sağlıklı
ve sağlıkla kalın