Merhaba
sevgili okurlar,
Binlerce yıldır, insanlar denizlerin altına
inmeyi ve derinlikleri keşfetmeyi arzu etmiştir.Bu yüzden yapılan keşiflerden
bir de denizaltılardır.Bu metal devlerin tarihi çok eski zamanlara
dayanmaktadır.Bilinen tarihe göre denizlerin gizleyici özelliğinden
yararlanılarak deniz gemilerinin bir güç olarak kullanılması fikri Büyük
İskender’e aittir.Aristotelesin,İskender’in Tyre şehrinin alınmasında 7 ay gibi
bir süre fıçı şeklindeki su altı silahlarından yararlandığını belirtmiştir.1465
yılında ise Kyeser Nemi Gölü’nde birer saat timsah şeklindeki bir tekne ile su
altında kalmıştır.Ama ilk denizaltı modeli çizimi Leonardo Da vinci ‘ye aittir.
Dev metallerin dizaynı ise William Bourne
tarafından 1580’de yapılmıştır. Çok basit de olsa Cornelius
Von Drebnel ilk olarak denizaltıyı tatbik sahasına koymuştur. Drabnel, 1620
yılında küçük üstü kapalı bir tekne yaparak, nehrin 4-5 metre derinliğinde , yürütmeyi başarmıştır
1653 yılında
Fransuva de Son adında bir Fransız’ın aynı biçimde bir tekne ile yaptığı
başarılı denemelerden sonra, 1720 yılında Simons adında bir İngiliz daha
geliştirilmiş bir tekne kullanmıştır. Aynı yıllarda Türk mühendisleri de
İstanbul’da padişah Üçüncü
Ahmed’in huzurunda bir çeşit denizaltı denemesi yapmışlar ve başarılı
olmuşlardır. 1776 yılında David Busnell adında bir Amerikalı, kaplumbağa adını
verdiği yumurta biçiminde biri yatay biri dikey olmak
üzere iki pervaneli, pervaneleri içeriden elle döndürülen bir tek kişilik denizaltısıyla denemeler yapmıştır. Nihayet buharlı gemiler üzerinde
yıllarca çalışmış olan Fultan Naytilus, kendi adını verdiği, gerektiğinde suya
dalabilen bir buharlı denizaltı yaparak Fransız İmparatoru Birinci Napolyon’a
armağan etmiştir.
İlk defa
1887’de İspanyol J. Peral batarya ile
çalışan bir savaş denizaltısını yaptı. Bunu 1888’de Fransız Zede izledi.
1902’de ise Almanlar en başarılı denizaltıyı yaptılar.Ancak bu devasa ve taktik
anlamda stratejik olarak kullanılabilen yapıları kullanmak o kadar da kolay
değil.Bu işin zorluğunu anlayabilmek için bu metal devleri biraz tanımak
gerektiğini düşünüyorum.
Denizaltıda
dikey ve yatay olmak üzere iki hareket vardır. Dikey
hareket; dalma ve çıkma olarak
tarif edilir. Dalmak için denizaltı basınca dayanıklı sarnıçlarına su alır.
Ağırlaşan denizaltı dalışa geçer. Satha tekrar çıkabilmek için alınan su dışarı
atılır. Bazı denizaltılarda ise mukavim tekne dışında yer alan mukavim olmayan
dalma sarnıçları vardır. Denizaltılara yatay hareketi ise pervane motoru
sağlar. Ayrıca yatay ve dikey hareket, ufki ve amudi dümenlerle yönlendirilir.
Modern denizaltılarda dalışı hızlandıran gemi baş tarafında yer alan burgu ufki
dümenler mevcuttur.
Ana mukavim
tekne, denizaltının dalabileceği umku (derinliği) tayin eder. Mukavemet
denizaltı teknesinin şekli ile de ilgilidir. Daire kesitli sigara biçimindeki
denizaltı basınca dayanıklıdır. Ceviz gibi küre denizaltı
daha mukavim olup, çok derine dalabilir, ancak hidrodinamik yapı silindirik
şekli ön plana geçirmiştir. Ayrıca denizaltıda mümkün mertebe az delik
olmalıdır. Buna rağmen Periskop, Anten, Şnorkel, Çıkış kaportası, Torpito
kapakları gibi birçok delik vardır. Bu delikler su sızdırmaz bir şekilde
kapatılır.
Mukavim tekne
dışında kule ve dalma sarnıçları vardır. Dalma sarnıçları
bazen geminin başında ve kıçında; bazen da bütün bünyeyi yorgan gibi
sararcasına yer almıştır. Her dalma sarnıcında iki delik vardır. Bir delik
altta olup, dalışta su bu delikten girer. Diğer delik yukarıda olup, dalış
yapılacağı vakit açılarak sarnıçtaki havanın kaçmasına yarar. Boşalan hava yerine su
dolunca, denizaltı dalışa geçer. Tekrar su üstüne yükselebilmek için yukardaki
delikten sarnıca bu defa hava üflenir. Basınçlı hava sarnıçtaki suyu alt
delikten dışarı atınca, denizaltı yukarı çıkar.
Denizaltının
dalışı gemi pervanesine yol vererek, dümenler kullanarak hızlandırılır. Geminin
su altında dengeli olarak durabilmesi için gemi içinde ayrıca suyu birbirine
nakleden tirim (denge) sarnıçları vardır. Geminin aşağı yukarı hareketini
hassas olarak ayarlayan bir de nazm (telafi) sarnıçları vardır.
Oldukça komplike bir yapıya sahip bu
devleri kullanan kişiler de belli fizyolojik sıkıntılar yaşayabilmektedir.Örneğin;atom
denizaltılarda radyasyon tehlikesi bulunmaktadır.Ancak uygun bir korunma ile
birlikte deniz altına dalan mürettebatın almış olduğu radyasyon miktarı deniz
yüzeyinde kozmik ışınlardan alınan radyasyondan daha az bir düzeyde tutulur.
Ayrıca zehirli gazlar ara sıra denizaltı
atmosferine geçer ve derhal kontrol altına alınması gerekir.Denizaltı ile
haftalarca deniz altında kalma esnasında mürettebat tarafından sigara
içilmesi,eğer havadan uzaklaştırılmazsa,karbonmonoksit zehirlenmesine neden
olacak kadar karbonmonoksit serbestleşmesine yol açar.Bazen de soğutucu
sistemlerdeki tüplerden sızan freon gazı toksisiteye yol açacak miktara
ulaşabilir.
Elbette, denizaltından kaçma esnasında
yaşanabilecek sağlık sorunlarına da değinmek gerekir.Özel tipte herhangi bir
aygıt kullanmadan 90 m kadar derinlikten kurtulmak mümkündür.Bununla
birlikte,teorik olarak uygun solunum aygıtı,özellikle helyum kullanıldığında
180 m ya da daha fazla derinlikten kurtulmak mümkündür.
Kurtulmada en önemli sorunlardan biri hava
embolizminin önlenmesidir.Kişi yukarı çıkarken,akciğerlerdeki gazların
genişlemesi ve bazen pulmoner bir damarın yırtılması gazların vasküler bir
sisteme geçmesine neden olur ve dolaşımda hava embolisine yol açar.Bu
nedenle,kişi yukarı çıkarken sürekli olarak ekpirasyon yapmak için özel bir
efor sarfetmelidir.
Derin mavilerde Amiral battı oynamayı düşünmeden önce
tam kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçmenizi ve kurallara uymanızı tavsiye
ediyorum.Derin mavi tutkunu herkese
sevgiler…
Sağlıklı ve sağlıkla kalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder