16 Kasım 2014 Pazar

AMİRAL BATTI…



Merhaba sevgili okurlar,

Binlerce yıldır, insanlar denizlerin altına inmeyi ve derinlikleri keşfetmeyi arzu etmiştir.Bu yüzden yapılan keşiflerden bir de denizaltılardır.Bu metal devlerin tarihi çok eski zamanlara dayanmaktadır.Bilinen tarihe göre denizlerin gizleyici özelliğinden yararlanılarak deniz gemilerinin bir güç olarak kullanılması fikri Büyük İskender’e aittir.Aristotelesin,İskender’in Tyre şehrinin alınmasında 7 ay gibi bir süre fıçı şeklindeki su altı silahlarından yararlandığını belirtmiştir.1465 yılında ise Kyeser Nemi Gölü’nde birer saat timsah şeklindeki bir tekne ile su altında kalmıştır.Ama ilk denizaltı modeli çizimi Leonardo Da vinci ‘ye aittir.
Dev metallerin dizaynı ise William Bourne tarafından 1580’de yapılmıştır. Çok basit de olsa Cornelius Von Drebnel ilk olarak denizaltıyı tatbik sahasına koymuştur. Drabnel, 1620 yılında küçük üstü kapalı bir tekne yaparak, nehrin 4-5  metre  derinliğinde , yürütmeyi başarmıştır
1653 yılında Fransuva de Son adında bir Fransız’ın aynı biçimde bir tekne ile yaptığı başarılı denemelerden sonra, 1720 yılında Simons adında bir İngiliz daha geliştirilmiş bir tekne kullanmıştır. Aynı yıllarda Türk mühendisleri de İstanbul’da padişah Üçüncü Ahmed’in huzurunda bir çeşit denizaltı denemesi yapmışlar ve başarılı olmuşlardır. 1776 yılında David Busnell adında bir Amerikalı, kaplumbağa adını verdiği yumurta biçiminde biri yatay biri dikey olmak üzere iki pervaneli, pervaneleri içeriden elle döndürülen bir tek kişilik denizaltısıyla denemeler yapmıştır. Nihayet buharlı gemiler üzerinde yıllarca çalışmış olan Fultan Naytilus, kendi adını verdiği, gerektiğinde suya dalabilen bir buharlı denizaltı yaparak Fransız İmparatoru Birinci Napolyon’a armağan etmiştir.
İlk defa 1887’de İspanyol J. Peral batarya ile çalışan bir savaş denizaltısını yaptı. Bunu 1888’de Fransız Zede izledi. 1902’de ise Almanlar en başarılı denizaltıyı yaptılar.Ancak bu devasa ve taktik anlamda stratejik olarak kullanılabilen yapıları kullanmak o kadar da kolay değil.Bu işin zorluğunu anlayabilmek için bu metal devleri biraz tanımak gerektiğini düşünüyorum.
Denizaltıda dikey ve yatay olmak üzere iki hareket vardır. Dikey hareket; dalma ve çıkma olarak tarif edilir. Dalmak için denizaltı basınca dayanıklı sarnıçlarına su alır. Ağırlaşan denizaltı dalışa geçer. Satha tekrar çıkabilmek için alınan su dışarı atılır. Bazı denizaltılarda ise mukavim tekne dışında yer alan mukavim olmayan dalma sarnıçları vardır. Denizaltılara yatay hareketi ise pervane motoru sağlar. Ayrıca yatay ve dikey hareket, ufki ve amudi dümenlerle yönlendirilir. Modern denizaltılarda dalışı hızlandıran gemi baş tarafında yer alan burgu ufki dümenler mevcuttur.
Ana mukavim tekne, denizaltının dalabileceği umku (derinliği) tayin eder. Mukavemet denizaltı teknesinin şekli ile de ilgilidir. Daire kesitli sigara biçimindeki denizaltı basınca dayanıklıdır. Ceviz gibi küre denizaltı daha mukavim olup, çok derine dalabilir, ancak hidrodinamik yapı silindirik şekli ön plana geçirmiştir. Ayrıca denizaltıda mümkün mertebe az delik olmalıdır. Buna rağmen Periskop, Anten, Şnorkel, Çıkış kaportası, Torpito kapakları gibi birçok delik vardır. Bu delikler su sızdırmaz bir şekilde kapatılır.
Mukavim tekne dışında kule ve dalma sarnıçları vardır. Dalma sarnıçları bazen geminin başında ve kıçında; bazen da bütün bünyeyi yorgan gibi sararcasına yer almıştır. Her dalma sarnıcında iki delik vardır. Bir delik altta olup, dalışta su bu delikten girer. Diğer delik yukarıda olup, dalış yapılacağı vakit açılarak sarnıçtaki havanın kaçmasına yarar. Boşalan hava yerine su dolunca, denizaltı dalışa geçer. Tekrar su üstüne yükselebilmek için yukardaki delikten sarnıca bu defa hava üflenir. Basınçlı hava sarnıçtaki suyu alt delikten dışarı atınca, denizaltı yukarı çıkar.
Denizaltının dalışı gemi pervanesine yol vererek, dümenler kullanarak hızlandırılır. Geminin su altında dengeli olarak durabilmesi için gemi içinde ayrıca suyu birbirine nakleden tirim (denge) sarnıçları vardır. Geminin aşağı yukarı hareketini hassas olarak ayarlayan bir de nazm (telafi) sarnıçları vardır.

Oldukça komplike bir yapıya sahip bu devleri kullanan kişiler de belli fizyolojik sıkıntılar yaşayabilmektedir.Örneğin;atom denizaltılarda radyasyon tehlikesi bulunmaktadır.Ancak uygun bir korunma ile birlikte deniz altına dalan mürettebatın almış olduğu radyasyon miktarı deniz yüzeyinde kozmik ışınlardan alınan radyasyondan daha az bir düzeyde tutulur.
Ayrıca zehirli gazlar ara sıra denizaltı atmosferine geçer ve derhal kontrol altına alınması gerekir.Denizaltı ile haftalarca deniz altında kalma esnasında mürettebat tarafından sigara içilmesi,eğer havadan uzaklaştırılmazsa,karbonmonoksit zehirlenmesine neden olacak kadar karbonmonoksit serbestleşmesine yol açar.Bazen de soğutucu sistemlerdeki tüplerden sızan freon gazı toksisiteye yol açacak miktara ulaşabilir.
Elbette, denizaltından kaçma esnasında yaşanabilecek sağlık sorunlarına da değinmek gerekir.Özel tipte herhangi bir aygıt kullanmadan 90 m kadar derinlikten kurtulmak mümkündür.Bununla birlikte,teorik olarak uygun solunum aygıtı,özellikle helyum kullanıldığında 180 m ya da daha fazla derinlikten kurtulmak mümkündür.
Kurtulmada en önemli sorunlardan biri hava embolizminin önlenmesidir.Kişi yukarı çıkarken,akciğerlerdeki gazların genişlemesi ve bazen pulmoner bir damarın yırtılması gazların vasküler bir sisteme geçmesine neden olur ve dolaşımda hava embolisine yol açar.Bu nedenle,kişi yukarı çıkarken sürekli olarak ekpirasyon yapmak için özel bir efor sarfetmelidir.
Derin mavilerde Amiral battı oynamayı düşünmeden önce tam kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçmenizi ve kurallara uymanızı tavsiye ediyorum.Derin mavi tutkunu  herkese sevgiler…
Sağlıklı ve sağlıkla kalın



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder