DİŞ PERİSİ
Mİ DİŞ HEKİMİ Mİ?
Merhaba
sevgili okurlar,
Çocukken 'dişlerin de perileri varmış demeye' sebep olan bir tür
peri grubu olarak da adlandırdığımız diş perileri bize anlatıldığı
kadarıyla, süt dişi yerini kalıcı dişe
bırakırken damaktaki boşluğu çocuklar fark edip üzülmesin, paniklemesin diye
onlar uyurken; büyük bir özenle
yastıklarının altına, terliklerinin içine şekerleme ve oyuncak koyarlar.
Uyanınca bu sürprizi fark edip mutlu olan çocuğa ‘’aa bak diş perisi dişini
alıp sana ne vermiş?’’ denir.Bu arada evde henüz dişi çıkmamış bir başka çocuk
varsa diş perisinden nefret eder.
Peki perilerin bu kadar zaman sabırla almayı bekledikleri dişler
nasıl oluşuyor? İnsan ve diğer memelilerin çoğunda iki takım diş gelişimi
görülür.İlki,süt dişleri ya da desidüal dişlerdir.Bunların sayısı insanda 20
adettir.Yedinci ay ile ikinci ay arasında çıkar ve altıncı ile on üçüncü yaşa
kadar kalırlar. Her süt dişi düştükçe yerini kalıcı dişler alır ve ayrıca
çenenin arka tarafında 8-12 adet molar diş belirir.Böylece kalıcı dişlerin
toplam sayısı,herkeste çıkmayan dört akıl dişinin bulunup bulunmamasına göre
28-32 adettir.
İlk çocukluk dönemimde dişler çene kemiğinden ağız epiteline doğru
kabarmaya başlarlar.Dişlerin patlamasının nedenleri kesin olarak bilinmemektedir.
Embriyonik yaşam sırasında,dental laminanın derinliklerinde süt
dişleri döküldükten sonra gerekli olacak her kalıcı diş için bir diş oluşturan
organ da oluşmaktadır.Bu diş oluşturan organlar yaşamın ilk 6-20 yılı içinde
yavaş yavaş kalıcı dişlerin gelişmesini sağlarlar.Her kalıcı diş tam olarak
oluştuktan sonra,süt dişlerinde olduğu gibi çene kemiğinden yukarıya doğru
itilir.Kalıcı dişler ilerlerken süt dişlerinin köklerini aşındırarak,sonunda
gevşeyip düşmelerine yol açarlar.Bundan sonra,kalıcı dişler çıkarak eskilerinin
yerini doldururlar.
Dişlerin gelişme hızları ve çıkışları,hem tiroid hem de büyüme
hormonları tarafından hızlandırılır.Dişler oluşurken tuzların depolanması da
çeşitli metabolik faktörlerden etkilenir.Bu faktörler arasında diyette kalsiyum
ve fosfatın bulunması D vitamini varlığı PTH salgı hızı sayılabilir.Bütün bu
faktörler normal olduğu zaman dentin ve mine de sağlıklı olur.Ancak bu
faktörler yetersiz ise; kalsifikasyon da bozuk olduğu için,dişler ömür boyu
bozuk kalır.
Diş tuzları da, kemiğinki gibi başlıca , hidroksiapatit ile
karbonat ve çeşitli katyonların bir araya gelmesi ile oluşan sert,kristal bir
maddeden oluşur.Keza,kemikteki gibi,sürekli yeni tuzlar depolanırken,eski
tuzlar dişlerden rezorbe olur.
Depolanma ve rezorbsiyon başlıca dentin ve sementte olurken, mine
de ise çok az gerçekleşmektedir.Minede minerallerin değişimi pulpa boşluğundaki
sıvı yerine,tükürükle gerçekleşir.Sementte minerallerin emilim ve depolanma
hızı , çevresindeki çene kemiği ile yaklaşık aynıdır.Dentinde minerallerin
emilim ve depolanma hızı ise,kemiğin ancak üçte biri kadardır.Sement hemen
hemen normal kemikle aynı özellikleri taşımakta ve kemik gibi bu dokuda da
osteoblast ve osteoklastlar bulunmaktadır.
Özetle,dentin ve sementte sürekli olarak mineraller değişmekte
ancak dentinde gerçekleşen bu olayın mekanizması tam olarak
bilinmemektedir.Ancak mine tabakasında mineral değişimi ileri derecede
yavaştır.Bu nedenle mineral içeriği tüm yaşam boyu hemen hemen aynı kalır.
Sürekli yenilense de dişlerde de bazı sorunlar ortaya
çıkmaktadır.Bu sorunlarla dişlerimizi alıp yerine şeker koyan sahte periler
değil,gerçek diş perileri olan hekimler ilgilenmektedir.
En çok rastlanan diş problemi olan çürüklerine,steptococcus mutans
olan dişler üzerindeki bakterilerin neden olduğu kabul edilir.Çürüklerin
gelişmesinde önce plak birikmesi görülür.Plak dişler üzerine çöken tükürük ve
besin artıklarından ibaret ince bir filmdir.Çok sayıda bakteri bu plak üzerine
yerleşerek çürüklere yol açar.Bununla birlikte bu bakterilerin aktivitesi,büyük
ölçüde besinlerdeki karbonhidratlara dayanır.Karbonhidrat varsa bakterilerin
metabolik sistemleri aktive olur ve çoğalırlar.Ayrıca asitleri,özellikle laktik
asit ve proteolitik enzimleri üretirler.Çürük oluşumunda başlıca etken
asitlerdir.Çünkü yüksek asit ortamında dişlerin kalsiyum tuzları yavaş yavaş
erirler.Dişin tuzları absorbe olduktan sonra kalan organik matriks proteolitik
enzimler tarafından hızla sindirilir.
Mine çürüklerin gelişimine karşı,ilk bariyeri oluşturur.Mine
tabakası,demineralizasyon dentinden daha dirençlidir; çünkü minenin kristalleri
çok yoğun ve hacimleri dentin kristallerine göre yaklaşık 200 kat daha
fazladır.Ancak çürük,mineyi delip dentine geçtikten sonra,dentin tuzları daha
kolay eridiği için,çürük daha hızlı ilerler.
Çürüğe yol açan bakterilerin aktivitesi,karbonhidratlara dayandığı
için,bundan zengin diyetle beslenmenin çürüklerin gelişmesine yol açtığı
düşünülür.Ayrıca,besinlerle alınan karbonhidrat miktarı değil,alınma sıklıkları
önemlidir.Eğer karbonhidrat gün boyu şeker gibi küçük parçalar halinde alınırsa
bakteriler de gün boyu,öncelikli metabolik maddelerini bulmuş olacağı için
dişlerde çürük gelişimi artar.
Öncelikle,dişlerimizi diş perilerimizin bize öğütlediği şekilde ve
sıklıkla fırçalamalı, günlük bakımlarını sağlamalıyız.Aldığımız gıdalara ayrıca
dikkat etmeliyiz.Ve en önemlisi;eğer bir diş sorunuyla karşı karşıyaysak
dişimizi alıp kaçan perileri beklemeden,gerçek diş perilerine giderek tedavi
olmalıyız.Tüm diş perilerine ve dişlerine iyi bakanlara sevgiler.
Sağlıklı ve sağlıklı kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder