3 Aralık 2015 Perşembe

BAŞ AĞRISI DEYİP GEÇMEYİN !!!


 Merhaba sevgili okurlar,

Baş ağrılarının 300’den fazla farklı tipi var. Birçoğunun kökeni halen tam anlaşılmamış olmakla beraber genellikle iyi huylu özellik sergiliyor. Ancak bazen ciddi ve yaşamı tehdit eden nedenlerle ilişkili olabiliyor. Baş ağrısı toplumda çok sık görülmesi, toplumun geniş bir kısmını etkilemesi, işgücü kaybına sebep olması ve hayati tehlike yapabilecek hastalıkların belirtisi olması dolayısıyla üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Ülkemizde yapılan çalışmada migren prevelansı %16.4 olarak bulunmuş, bu oran kadınlarda %21.8, erkeklerde %10.9 olarak belirlenmiştir. Küme baş ağrısı için bildirilen prevelans değerleri %0.1-0.4 arasında değişmektedir. Gerilim baş ağrısı prevelans oranları epizodik tip için %20-30, süreğen tip için %3.1 olarak bildirilmiştir. Bingöl ilinde nöroloji polikliniğine müracaat eden hastaların %65.9'unda baş ağrısı yakınması olduğu görülmüştür. Kadınlarda ve erkeklerde gerilim baş ağrısı yüzdesi, ülkemizdeki belirtilen oranların üzerinde görülmektedir. Migren baş ağrısı erkeklerde yüzde olarak düşük görülmekte, diğer baş ağrısı sıklıkları oran olarak ülkemizdeki verilen değerlerle uyum göstermektedir.

Baş ağrıları hemen tüm dünyada Uluslararası Baş ağrısı Birliğinin(IHS) belirlediği kriterlerle sınıflandırılıyor. Oldukça geniş kapsamlı olan bu sınıflamaya göre; primer ve sekonder olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Primer(birincil) baş ağrıları:
Migren,gerilim tipi baş ağrısı,küme baş ağrısı,kafa travmalarına eşlik eden baş ağrısı, dolaşım sorunlarına eşlik eden baş ağrısı, ilaç kullanımı ya da bırakmaya bağlı baş ağrısı, metabolik hastalıklara eşlik eden baş ağrıları, kranial yapılardaki bozukluklara eşlik eden baş ağrıları,sınıflandırılamayan baş ağrıları olarak sınıflandırılabilinir.

Sekonder (ikincil) baş ağrıları:
Bu grupta beyinde ve/veya sistemik olarak bir hastalık bulunuyor ve ağrılar bu hastalıkla ilişkili oluyor. Baş ağrısının hangi grupta olduğunu belirlemek için, geniş bir anamnez, nörolojik muayene, beyin görüntülemesinin yanı sıra , kan ve idrar tahlilleri, EEG (elektroensefalografi), gereken durumlarda lomber ponksiyon(belden su alma) işlemleri yapılması gerekiyor.

GERİLİM TİPİ BAŞ AĞRILARI
Gerilim baş ağrısı baş ağrıları içinde en sık görülen tiptir. Çevresel faktörlerin değişmesi, aşırı sorumluluk yüklenme, düş kırıklıkları, ailesel ve ekonomik sorunlar gibi insan yaşamındaki önemli değişiklikler sonucu yüz, baş ve boyun kaslarının sürekli gerilmesi ile ortaya çıkan şiddetli baş ağrısıdır. Baştaki veya boyundaki kasların kasılması stres veya huzursuzluk, uzun süre aynı pozisyonda oturma, trafik kazası gibi bir darbeye veya depresyona bağlı olabilir.

Çoğu kez hasta kendi kendisine migren tanısı koyar. Oysa hem mekanizma hem de tedavi yönünden gerilim baş ağrısı migrenden çok farklı bir biçimde ele alınmaktadır. Migrenli hastalar kuytu sessiz bir yer ararken gerilim baş ağrısından yakınan hastalar tam tersi gezmek dolaşmak isterler. Gerilim baş ağrısı migrenin aksine tek bir bölgeyi tutmaz. Daha yaygın bir seyir gösterir. Gün ilerledikçe şiddetlenir. Saatler boyunca sürer gider. Migrende ağrı öncesinde görülebilen görme bozukluğu ve diğer belirtiler gerilim baş ağrısında yoktur. Gerilim baş ağrısında baş, boyun ve omuz bölgesi kaslarında basınç uygulamakla yansıyan ağrının ortaya çıkmasına neden olan tetikleyici noktaların (trigger points) ortaya çıkması önemli bir bulgudur. Gerilim baş ağrısının en önemli özelliği genellikle boyun böl­gesinden başlayarak tepeye doğru yükselmesi ve sıkıştırıcı bir ağrı şeklinde seyretmesidir. Hastalar çoğu kez bu durumu başın cendereye alınmış gibi sıkıştırılması şeklinde nite­lendirirler. Baş ağrısı; gereğinden az ya da fazla uyuma, gereğinden az ya da fazla yeme, fazla alkol tüketme, aşırı gürültüye maruz kalma, aşırı çalışma ve diğer sağlık sorunları ile tetiklenebilir.

Baş ağrısının yanı sıra bir çok hastada başta yanma hissi, keçeleşme, dokunma ile hassasiyet gibi bulgular ortaya çıkar. Ayrıca kon­santrasyon güçlüğü, uykusuzluk gibi yakınmalar ağrıya eşlik edebilir. Bulantı ya da kusma görülebilir. Ancak çoğu kez migrende olduğu kadar şiddetli değildir. Bir başka önemli nokta migrenin ve gerilim tipi baş ağrısının bazen birlikte görülebilmesidir. Hatta migren ağrılarından yakınan bir hastada zaman içerisinde gerilim tipi baş ağrısı da oluşabilir ve gerilim tipi baş ağrısının belirti­leri daha ön plana geçebilir. Bu durumda hastalar baş ağrılarının şeklinin, süresinin ve sıklığının değiştiğini ifade ederler.

MİGREN
Çoğunlukla ataklar halinde gelen bir baş ağrısı tipidir. Ataklar 4 saatten 72 saate kadar değişen uzunluklarda olabilir. Kişi ataklar arasında kendini tamamiyle normal hisseder, ancak bir sonraki atağın endişesi içindedir. Eskiden "sadece bir baş ağrısı tipi" olarak görülen migren, artık başlı başına bir nörolojik hastalık olarak kabul edilmektedir.

Migren ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir ve kişinin normal aktivitelerini engelleyebilir; hem migren yakınması olan kişinin hem de yakınlarının yaşam kalitesini bozabilir. Baş ağrısı zonklayıcı, ateş yanar tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedilebilir ve başın tek bir yanında olabileceği gibi çift taraflı da yerleşebilir. Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı aşırı hassasiyet baş ağrısına eşlik edebilir.

Migren, kadınlarda erkeklerden daha sık görülür; kadınlarda %18.6 ve erkeklerde %6.5 oranında görülmektedir. Yapılan çalışmalarda bir hekim tarafından tanı konulmamış olan migren hastası oranının kadın hastalarda %59 'a, erkeklerde ise %70 'e ulaştığı gözlenmiştir.

Birçok kişide ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, sadece karanlık bir odada yatıp uyumak isterler. Bu da günlük yaşantıyı aksatır. Migren tedavisinde ilaçlar kullanılmaktadır. Kullanılan ilaçlar migreni tedavi etmez. Atak sıklığını azaltabilir ve ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay atlatılmasını sağlayabilir.

Günümüzdeki bir görüşe göre Migren bir Epilepsi çeşididir. Bu nedenle Migren profilaksisinde (atakların önlenmesi için) antiepileptik ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca atakların oluşmaması için yavaş salınımlı düşük doz antidepresanlar da kullanılmaktadır.Migren atakları esnasında sakinleştirici ve ağrı kesici içeren enjeksiyonlar acil müdahale olarak hastanelerin acil servislerinde yapılır.

MİGREN TİPLERİ NELERDİR?
Toplumda en çok oranda görülen iki farklı migren tipi vardır:
BASİT MİGREN: Migrenli hastaların %75 inde görülür. Aurasız migren atakları vardır. Adi migren de denir. Sıklıkla bayanlarda görülür. Tek ya da çift taraflı baş ağrısı görülür. Kusma nadirdir.KLASİK

MİGREN: Auralı migren atakları görülür. Migrenli hastaların %10′unu oluşturur. Çocuklukta ergenlikte başlar. İlk atak 40 yaşından sonra gelir. 2-6 saat kadar sürer. Kişinin görme alanında boşluk vardır. Hasta boşluk olan yeri göremez. Başın tek tarafı ağrır. Bulantıyla birlikte kusma buna eşlik eder.

Aura, baş ağrısı başlamadan önce beliren, sıklıkla görme alanında sorunlar olan, bazı sinirsel belirtilerdir.Migren şafağı da denir. Diğer migren tipleri seyrek olarak görülür. Bunlar:

Baş ağrısız auralı migren: Uzun süre boyunca auralı migren yaşayan bir kişide zamanla baş ağrısı geçer veya azalır.

Baziler migren: Bilinen migren belirtileri yanında cümle kurmada güçlük, baş dönmesi, çift görme, kulakta çınlama ve dengesizlik görülebilir. Daha sonra migren baş ağrısı başlar.

Hemiplejik migren: Hem auralı migren hem de kol ve bacak dahil vücudun bütün yarısında kas güçsüzlüğü veya felç görülür. Atak süresince devam edebilir.

Status migrenozus: 3 günden fazla süren migren ataklarıdır. Boyun ve omuzdaki kasların kasılmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir.

Retinal migren: Baş ağrısıyla birlikte bir gözde görme bozukluğu olur. Kısa sürelidir. Göz muayenesinde herhangi bir bulguya rastlanmaz.

Oftalmoplejik migren: Baş ağrısı ve gözün hareketlerini kontrol eden sinirlerin bir bölümünde felç vardır.

Hasta migren sırasında bir müddet kendini soyutlamak, dinlenmek ihtiyacı hisseder. Bazı belirtiler hastayı baş ağrısından daha çok rahatsız edebilir. Migreni beş evreye ayırabiliriz:

UYARICI BELİRTİLER
Yorgunluk,Işıktan ve sesten rahatsız olma, Kaslarda ağrı,Mide bulantısı, kabızlık, ishal,Susuzluk, idrara sık çıkmaHuzursuzluk, üzüntü gibi belirtiler migren atağının geleceğini gösterebilir.

AURA DÖNEMİ
Migren ağrısından ortalama 20 dakika kadar önce görülen dönemdir. Tek taraflı görme kaybı, kör nokta, ışınsal tarzda renkli titrek çizgiler, ışık çakması, kolda bacakta karıncalanma, uyuşma hissi olabilir. Örneğin aura dönemi geçiren bir hasta bu durumu şöyle tanımlamaktadır: Kısmi görme kaybı yaşıyorum. Bu hep baş ağrım olmadan hemen önce oluyor. Ortalama yarım saat sürüyor. Baş ağrım başladığında görmem normale dönüyor.
Aura migren habercisi olarak kabul edilmektedir.

BAŞ AĞRISI DÖNEMİ
72 saate kadar sürebilen bir dönemdir. Başın tek tarafında zonklayıcı bir ağrı vardır. Bazen başın iki tarafı da tutabilir. Hareket ederken ağrı artar. Bununla birlikte bulantı, kusma, ışık ve gürültüden rahatsız olma gibi durumlar mevcuttur. Bir migren hastası bu dönemi şöyle özetlemektedir:
Kafam zonkluyor, beynim patlayacak gibi oluyor. Normal ışık bile beni rahatsız ediyor. Kafamın yerinden fırlayacağını düşünüyorum. Midem bulanıyor. Huzursuz biri oluyorum. Atak başladığı sırada üşüyorum.

AĞRININ GEÇMESİ DÖNEMİ
Ağrının geçmesi için uyumaya çalışmak biraz rahatlamanızı sağlar. Ama ağrının geçmesi için yapılması gerekenler kişiden kişiye değişebilir. Çocuklarda kusma çok faydalı olabilir. Kimisi için de mutlaka ilaç tedavisi gerekir. Bazı hastalar ise atağın geçmesini bekler çünkü başka bir şeyin işe yaramadığını söylemektedirler.

İYİLEŞME DÖNEMİ
Atak geçtikten sonra, daha doğrusu baş ağrısı geçince, bir gün boyunca kendinizi çok yorgun hissedebilirsiniz. Çok yorucu bir işten çıkmış gibi olursunuz. Bazı hastalar ise baş ağrısından sonra kendilerini gayet enerjik hissettiklerini söylemektedir.

MİGREN ATAKLARI NE KADAR SIKLIKLA GELİR?
Atak sıklığı değişken bir durumdur. Kişiden kişiye değiştiği gibi kişinin atak zamanı da değişken olabilir. Ayda 1-2 kez ya da haftada bir atak geçirilebilir. Ayrıca ataktan sonra uzun bir süre atak gelmeyebilir. Ama kesin olan bir şey var ki her gün migren atağı gelmez.

MİGRENİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?
Migren atağının gelmesi için tek bir tetikleyici yoktur. Zaten tek bir tetikleyici migren atağı oluşturmaz. Üst üste gelen etmenler atağın başlamasına sebep olur. Bir hastanede yapılan araştırmalarda migren hastalarından alınan cevaplara göre en sık görülen durumlar stres, hormonlarda değişiklik, halsizlik, yorgunluk ve öğün atlamadır. Çocuklarda aç kalma, az yemek yeme, kadınlarda adet dönemiyle ilgili hormonal değişiklikler migrene neden olabilir.

Şu faktörlerde migren tetikleyicisi kabul edilmektedir:
Yeterince yememek,Bazı yiyecekler ve içecekler; eski peynir, çerez, çikolata, şarap, alkol, kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri,Çevresel faktörler; göz alıcı ışık, ağır koku, seyahat, çok yorulma, hava değişiklikleri,Hormonal değişiklikler; adet dönemi, gebelik, doğum kontrol hapları,Uyku problemi; uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma,Duygusal değişiklikler; endişe, üzüntü, tartışma, heyecan, depresyon, stres,Baş ve boyunda ağrı; göz, boyun, diş, çene ağrısı,Bu tetikleyicilerin hepsi bir kişide olmak zorunda değildir. Atak başlaması için yukarıdaki bir kaç neden yeterli olabilir.

KÜME(CLUSTER) TİPİ BAŞ AĞRISI
Cluster baş ağrıları, tüm baş ağrıları arasında en şiddedi olanlar arasındadır; Bir gözün içi ve çevre­sinde şiddetli ağrıya sebep olur.
Cluster baş ağrıları olan kişiler, bunu aralıklı olarak yani epizodik şekilde yaşarlar, haftalar ya da aylardan oluşan bir periyot içinde günde bir ila üç baş ağrısı nöbetli bir küme (yani cluster) ve bunu takip eden baş ağrısız dönemler.
Kişilerin yüzde 20’sinde kronik şekle rastlanır. Bu durumda günlük nöbetler, hafifleme oluşmadan önce, bir yıl ya da daha uzun bir zaman sürer. Kronik baş ağrılarının tedavisi, epizodik cluster baş ağrılarına oranla ilaç tedavisine daha zor cevap verir. Cluster baş ağrılarının bilinen bir sebebi ya da tedavisi yoktur, bir yaşam boyu hastalığı olabilir.

Her ne kadar dayanılmaz derecede ağrılı olsalar da, kalıcı bir zararları ya da diğer hastalık­larla bağlantıları yoktur. Mamafih, bir gözün çevresindeki şiddetli ağrı, acil tıbbi dikkat gerektiren bir durum olan akut glokom’un işareti de olabilir.
Cluster baş ağrıları genel­likle erkeklerde görülür ve ilk atak genellikle ergenlik döneminde ya da yirmili yaşların başında oluşur. Cluster baş ağrıları olan kişiler için, cluster dönemlerinde sigara ve alkol kullanımı, atakları tetikleyebilir. Ama hafifleme dönemlerinde bu durum söz konusu değildir.

SEMPTOMLAR
Tipik cluster baş ağrısı, genellikle kişi uyuduktan 2 ila 3 saat sonra ani şekilde başlar. Ağrı şiddetli, yakıcı, nüfuz edici nitelikte olup; genellikle bir gözün arkasın­dadır. Ama nadiren yanakta, kulak yanında ya da bunlara komşu bir bölgede ortaya çıkabilir. Etki altın­daki gözde gözyaşı ve kanlanma / kızarıklık; gözkapağında sarkma; burun deliğinde önce tıkanma ve daha sonra akıntı; ve yanakta yanma ve şişme oluşabilir.
Tek bir nöbet boyunca, tüm semptomlar yani belirtiler ya sol ya sağ yanda olur; hiçbir zaman her iki tarafta birden olmaz. Kişilerin çoğunda hastalanan bölüm daima aynı taraftadır. Bir ya da iki saat içinde, ağrı ve diğer semptomlar ortadan kaybolur. Bu bazen başladıkları gibi ani olur. Ama takip eden günlerde aynı zamanda tekrar oluşur.
Yarın baş ağrıları değerlendirme ve tedavi tekniklerine mercek tutacağım. Tedavi yöntemlerini öğrenmek için takip etmeye devam edin. Sağlıklı ve sağlıkla kalın.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder