Merhaba
sevgili okurlar,
Baş
ağrılarının 300’den fazla farklı tipi var. Birçoğunun kökeni halen tam
anlaşılmamış olmakla beraber genellikle iyi huylu özellik sergiliyor. Ancak
bazen ciddi ve yaşamı tehdit eden nedenlerle ilişkili olabiliyor. Baş ağrısı
toplumda çok sık görülmesi, toplumun geniş bir kısmını etkilemesi, işgücü
kaybına sebep olması ve hayati tehlike yapabilecek hastalıkların belirtisi
olması dolayısıyla üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Ülkemizde
yapılan çalışmada migren prevelansı %16.4 olarak bulunmuş, bu oran kadınlarda
%21.8, erkeklerde %10.9 olarak belirlenmiştir. Küme baş ağrısı için bildirilen
prevelans değerleri %0.1-0.4 arasında değişmektedir. Gerilim baş ağrısı
prevelans oranları epizodik tip için %20-30, süreğen tip için %3.1 olarak
bildirilmiştir. Bingöl ilinde nöroloji polikliniğine müracaat eden hastaların
%65.9'unda baş ağrısı yakınması olduğu görülmüştür. Kadınlarda ve erkeklerde
gerilim baş ağrısı yüzdesi, ülkemizdeki belirtilen oranların üzerinde
görülmektedir. Migren baş ağrısı erkeklerde yüzde olarak düşük görülmekte,
diğer baş ağrısı sıklıkları oran olarak ülkemizdeki verilen değerlerle uyum
göstermektedir.
Baş
ağrıları hemen tüm dünyada Uluslararası Baş ağrısı Birliğinin(IHS) belirlediği
kriterlerle sınıflandırılıyor. Oldukça geniş kapsamlı olan bu sınıflamaya göre;
primer ve sekonder olmak üzere ikiye ayrılıyor.
Primer(birincil)
baş ağrıları:
Migren,gerilim
tipi baş ağrısı,küme baş ağrısı,kafa travmalarına eşlik eden baş ağrısı,
dolaşım sorunlarına eşlik eden baş ağrısı, ilaç kullanımı ya da bırakmaya bağlı
baş ağrısı, metabolik hastalıklara eşlik eden baş ağrıları, kranial yapılardaki
bozukluklara eşlik eden baş ağrıları,sınıflandırılamayan baş ağrıları olarak
sınıflandırılabilinir.
Sekonder
(ikincil) baş ağrıları:
Bu grupta beyinde ve/veya sistemik olarak bir hastalık bulunuyor ve ağrılar bu hastalıkla ilişkili oluyor. Baş ağrısının hangi grupta olduğunu belirlemek için, geniş bir anamnez, nörolojik muayene, beyin görüntülemesinin yanı sıra , kan ve idrar tahlilleri, EEG (elektroensefalografi), gereken durumlarda lomber ponksiyon(belden su alma) işlemleri yapılması gerekiyor.
Bu grupta beyinde ve/veya sistemik olarak bir hastalık bulunuyor ve ağrılar bu hastalıkla ilişkili oluyor. Baş ağrısının hangi grupta olduğunu belirlemek için, geniş bir anamnez, nörolojik muayene, beyin görüntülemesinin yanı sıra , kan ve idrar tahlilleri, EEG (elektroensefalografi), gereken durumlarda lomber ponksiyon(belden su alma) işlemleri yapılması gerekiyor.
GERİLİM
TİPİ BAŞ AĞRILARI
Gerilim
baş ağrısı baş ağrıları içinde en sık görülen tiptir. Çevresel faktörlerin
değişmesi, aşırı sorumluluk yüklenme, düş kırıklıkları, ailesel ve ekonomik
sorunlar gibi insan yaşamındaki önemli değişiklikler sonucu yüz, baş ve boyun
kaslarının sürekli gerilmesi ile ortaya çıkan şiddetli baş ağrısıdır. Baştaki
veya boyundaki kasların kasılması stres veya huzursuzluk, uzun süre aynı
pozisyonda oturma, trafik kazası gibi bir darbeye veya depresyona bağlı
olabilir.
Çoğu
kez hasta kendi kendisine migren tanısı koyar. Oysa hem mekanizma hem de tedavi
yönünden gerilim baş ağrısı migrenden çok farklı bir biçimde ele alınmaktadır.
Migrenli hastalar kuytu sessiz bir yer ararken gerilim baş ağrısından yakınan
hastalar tam tersi gezmek dolaşmak isterler. Gerilim baş ağrısı migrenin aksine
tek bir bölgeyi tutmaz. Daha yaygın bir seyir gösterir. Gün ilerledikçe
şiddetlenir. Saatler boyunca sürer gider. Migrende ağrı öncesinde görülebilen
görme bozukluğu ve diğer belirtiler gerilim baş ağrısında yoktur. Gerilim baş
ağrısında baş, boyun ve omuz bölgesi kaslarında basınç uygulamakla yansıyan
ağrının ortaya çıkmasına neden olan tetikleyici noktaların (trigger points)
ortaya çıkması önemli bir bulgudur. Gerilim baş ağrısının en önemli özelliği
genellikle boyun bölgesinden başlayarak tepeye doğru yükselmesi ve sıkıştırıcı
bir ağrı şeklinde seyretmesidir. Hastalar çoğu kez bu durumu başın cendereye alınmış
gibi sıkıştırılması şeklinde nitelendirirler. Baş ağrısı; gereğinden az ya da
fazla uyuma, gereğinden az ya da fazla yeme, fazla alkol tüketme, aşırı
gürültüye maruz kalma, aşırı çalışma ve diğer sağlık sorunları ile
tetiklenebilir.
Baş
ağrısının yanı sıra bir çok hastada başta yanma hissi, keçeleşme, dokunma ile
hassasiyet gibi bulgular ortaya çıkar. Ayrıca konsantrasyon güçlüğü,
uykusuzluk gibi yakınmalar ağrıya eşlik edebilir. Bulantı ya da kusma
görülebilir. Ancak çoğu kez migrende olduğu kadar şiddetli değildir. Bir başka
önemli nokta migrenin ve gerilim tipi baş ağrısının bazen birlikte
görülebilmesidir. Hatta migren ağrılarından yakınan bir hastada zaman
içerisinde gerilim tipi baş ağrısı da oluşabilir ve gerilim tipi baş ağrısının
belirtileri daha ön plana geçebilir. Bu durumda hastalar baş ağrılarının
şeklinin, süresinin ve sıklığının değiştiğini ifade ederler.
MİGREN
Çoğunlukla
ataklar halinde gelen bir baş ağrısı tipidir. Ataklar 4 saatten 72 saate kadar
değişen uzunluklarda olabilir. Kişi ataklar arasında kendini tamamiyle normal
hisseder, ancak bir sonraki atağın endişesi içindedir. Eskiden "sadece bir
baş ağrısı tipi" olarak görülen migren, artık başlı başına bir nörolojik
hastalık olarak kabul edilmektedir.
Migren
ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir ve kişinin normal
aktivitelerini engelleyebilir; hem migren yakınması olan kişinin hem de
yakınlarının yaşam kalitesini bozabilir. Baş ağrısı zonklayıcı, ateş yanar
tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedilebilir
ve başın tek bir yanında olabileceği gibi çift taraflı da yerleşebilir.
Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı aşırı hassasiyet baş ağrısına eşlik
edebilir.
Migren,
kadınlarda erkeklerden daha sık görülür; kadınlarda %18.6 ve erkeklerde %6.5
oranında görülmektedir. Yapılan çalışmalarda bir hekim tarafından tanı
konulmamış olan migren hastası oranının kadın hastalarda %59 'a, erkeklerde ise
%70 'e ulaştığı gözlenmiştir.
Birçok
kişide ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, sadece karanlık bir
odada yatıp uyumak isterler. Bu da günlük yaşantıyı aksatır. Migren tedavisinde
ilaçlar kullanılmaktadır. Kullanılan ilaçlar migreni tedavi etmez. Atak
sıklığını azaltabilir ve ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay
atlatılmasını sağlayabilir.
Günümüzdeki
bir görüşe göre Migren bir Epilepsi çeşididir. Bu nedenle Migren
profilaksisinde (atakların önlenmesi için) antiepileptik ilaçlar
kullanılmaktadır. Ayrıca atakların oluşmaması için yavaş salınımlı düşük doz
antidepresanlar da kullanılmaktadır.Migren atakları esnasında sakinleştirici ve
ağrı kesici içeren enjeksiyonlar acil müdahale olarak hastanelerin acil
servislerinde yapılır.
MİGREN
TİPLERİ NELERDİR?
Toplumda
en çok oranda görülen iki farklı migren tipi vardır:
BASİT
MİGREN: Migrenli
hastaların %75 inde görülür. Aurasız migren atakları vardır. Adi migren de
denir. Sıklıkla bayanlarda görülür. Tek ya da çift taraflı baş ağrısı görülür.
Kusma nadirdir.KLASİK
MİGREN: Auralı migren atakları görülür. Migrenli
hastaların %10′unu oluşturur. Çocuklukta ergenlikte başlar. İlk atak 40
yaşından sonra gelir. 2-6 saat kadar sürer. Kişinin görme alanında boşluk
vardır. Hasta boşluk olan yeri göremez. Başın tek tarafı ağrır. Bulantıyla
birlikte kusma buna eşlik eder.
Aura,
baş ağrısı başlamadan önce beliren, sıklıkla görme alanında sorunlar olan, bazı
sinirsel belirtilerdir.Migren şafağı da denir. Diğer migren tipleri seyrek
olarak görülür. Bunlar:
Baş
ağrısız auralı migren: Uzun
süre boyunca auralı migren yaşayan bir kişide zamanla baş ağrısı geçer veya
azalır.
Baziler
migren: Bilinen
migren belirtileri yanında cümle kurmada güçlük, baş dönmesi, çift görme,
kulakta çınlama ve dengesizlik görülebilir. Daha sonra migren baş ağrısı
başlar.
Hemiplejik
migren: Hem
auralı migren hem de kol ve bacak dahil vücudun bütün yarısında kas güçsüzlüğü
veya felç görülür. Atak süresince devam edebilir.
Status
migrenozus: 3
günden fazla süren migren ataklarıdır. Boyun ve omuzdaki kasların kasılmasına
bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Retinal
migren: Baş
ağrısıyla birlikte bir gözde görme bozukluğu olur. Kısa sürelidir. Göz
muayenesinde herhangi bir bulguya rastlanmaz.
Oftalmoplejik
migren: Baş
ağrısı ve gözün hareketlerini kontrol eden sinirlerin bir bölümünde felç
vardır.
Hasta migren
sırasında bir müddet kendini soyutlamak, dinlenmek ihtiyacı hisseder. Bazı
belirtiler hastayı baş ağrısından daha çok rahatsız edebilir. Migreni beş
evreye ayırabiliriz:
UYARICI
BELİRTİLER
Yorgunluk,Işıktan
ve sesten rahatsız olma, Kaslarda ağrı,Mide bulantısı, kabızlık,
ishal,Susuzluk, idrara sık çıkmaHuzursuzluk, üzüntü gibi belirtiler migren
atağının geleceğini gösterebilir.
AURA
DÖNEMİ
Migren
ağrısından ortalama 20 dakika kadar önce görülen dönemdir. Tek taraflı görme
kaybı, kör nokta, ışınsal tarzda renkli titrek çizgiler, ışık çakması, kolda
bacakta karıncalanma, uyuşma hissi olabilir. Örneğin aura dönemi geçiren bir
hasta bu durumu şöyle tanımlamaktadır: Kısmi görme kaybı yaşıyorum. Bu hep baş
ağrım olmadan hemen önce oluyor. Ortalama yarım saat sürüyor. Baş ağrım
başladığında görmem normale dönüyor.
Aura migren habercisi olarak kabul edilmektedir.
Aura migren habercisi olarak kabul edilmektedir.
BAŞ
AĞRISI DÖNEMİ
72
saate kadar sürebilen bir dönemdir. Başın tek tarafında zonklayıcı bir ağrı
vardır. Bazen başın iki tarafı da tutabilir. Hareket ederken ağrı artar.
Bununla birlikte bulantı, kusma, ışık ve gürültüden rahatsız olma gibi durumlar
mevcuttur. Bir migren hastası bu dönemi şöyle özetlemektedir:
Kafam
zonkluyor, beynim patlayacak gibi oluyor. Normal ışık bile beni rahatsız
ediyor. Kafamın yerinden fırlayacağını düşünüyorum. Midem bulanıyor. Huzursuz
biri oluyorum. Atak başladığı sırada üşüyorum.
AĞRININ
GEÇMESİ DÖNEMİ
Ağrının
geçmesi için uyumaya çalışmak biraz rahatlamanızı sağlar. Ama ağrının geçmesi
için yapılması gerekenler kişiden kişiye değişebilir. Çocuklarda kusma çok
faydalı olabilir. Kimisi için de mutlaka ilaç tedavisi gerekir. Bazı hastalar
ise atağın geçmesini bekler çünkü başka bir şeyin işe yaramadığını
söylemektedirler.
İYİLEŞME
DÖNEMİ
Atak
geçtikten sonra, daha doğrusu baş ağrısı geçince, bir gün boyunca kendinizi çok
yorgun hissedebilirsiniz. Çok yorucu bir işten çıkmış gibi olursunuz. Bazı
hastalar ise baş ağrısından sonra kendilerini gayet enerjik hissettiklerini
söylemektedir.
MİGREN
ATAKLARI NE KADAR SIKLIKLA GELİR?
Atak
sıklığı değişken bir durumdur. Kişiden kişiye değiştiği gibi kişinin atak
zamanı da değişken olabilir. Ayda 1-2 kez ya da haftada bir atak geçirilebilir.
Ayrıca ataktan sonra uzun bir süre atak gelmeyebilir. Ama kesin olan bir şey
var ki her gün migren atağı gelmez.
MİGRENİ
TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?
Migren
atağının gelmesi için tek bir tetikleyici yoktur. Zaten tek bir tetikleyici
migren atağı oluşturmaz. Üst üste gelen etmenler atağın başlamasına sebep olur.
Bir hastanede yapılan araştırmalarda migren hastalarından alınan cevaplara göre
en sık görülen durumlar stres, hormonlarda değişiklik, halsizlik, yorgunluk ve
öğün atlamadır. Çocuklarda aç kalma, az yemek yeme, kadınlarda adet dönemiyle
ilgili hormonal değişiklikler migrene neden olabilir.
Şu
faktörlerde migren tetikleyicisi kabul edilmektedir:
Yeterince
yememek,Bazı yiyecekler ve içecekler; eski peynir, çerez, çikolata, şarap,
alkol, kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri,Çevresel faktörler; göz
alıcı ışık, ağır koku, seyahat, çok yorulma, hava değişiklikleri,Hormonal
değişiklikler; adet dönemi, gebelik, doğum kontrol hapları,Uyku problemi;
uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma,Duygusal değişiklikler; endişe, üzüntü,
tartışma, heyecan, depresyon, stres,Baş ve boyunda ağrı; göz, boyun, diş, çene
ağrısı,Bu tetikleyicilerin hepsi bir kişide olmak zorunda değildir. Atak
başlaması için yukarıdaki bir kaç neden yeterli olabilir.
KÜME(CLUSTER)
TİPİ BAŞ AĞRISI
Cluster
baş ağrıları, tüm baş ağrıları arasında en şiddedi olanlar arasındadır; Bir
gözün içi ve çevresinde şiddetli ağrıya sebep olur.
Cluster
baş ağrıları olan kişiler, bunu aralıklı olarak yani epizodik şekilde yaşarlar,
haftalar ya da aylardan oluşan bir periyot içinde günde bir ila üç baş ağrısı
nöbetli bir küme (yani cluster) ve bunu takip eden baş ağrısız dönemler.
Kişilerin
yüzde 20’sinde kronik şekle rastlanır. Bu durumda günlük nöbetler, hafifleme
oluşmadan önce, bir yıl ya da daha uzun bir zaman sürer. Kronik baş ağrılarının
tedavisi, epizodik cluster baş ağrılarına oranla ilaç tedavisine daha zor cevap
verir. Cluster baş ağrılarının bilinen bir sebebi ya da tedavisi yoktur, bir
yaşam boyu hastalığı olabilir.
Her ne
kadar dayanılmaz derecede ağrılı olsalar da, kalıcı bir zararları ya da diğer
hastalıklarla bağlantıları yoktur. Mamafih, bir gözün çevresindeki şiddetli
ağrı, acil tıbbi dikkat gerektiren bir durum olan akut glokom’un işareti de
olabilir.
Cluster
baş ağrıları genellikle erkeklerde görülür ve ilk atak genellikle ergenlik
döneminde ya da yirmili yaşların başında oluşur. Cluster baş ağrıları olan
kişiler için, cluster dönemlerinde sigara ve alkol kullanımı, atakları
tetikleyebilir. Ama hafifleme dönemlerinde bu durum söz konusu değildir.
SEMPTOMLAR
Tipik
cluster baş ağrısı, genellikle kişi uyuduktan 2 ila 3 saat sonra ani şekilde
başlar. Ağrı şiddetli, yakıcı, nüfuz edici nitelikte olup; genellikle bir gözün
arkasındadır. Ama nadiren yanakta, kulak yanında ya da bunlara komşu bir
bölgede ortaya çıkabilir. Etki altındaki gözde gözyaşı ve kanlanma /
kızarıklık; gözkapağında sarkma; burun deliğinde önce tıkanma ve daha sonra
akıntı; ve yanakta yanma ve şişme oluşabilir.
Tek bir
nöbet boyunca, tüm semptomlar yani belirtiler ya sol ya sağ yanda olur; hiçbir
zaman her iki tarafta birden olmaz. Kişilerin çoğunda hastalanan bölüm daima
aynı taraftadır. Bir ya da iki saat içinde, ağrı ve diğer semptomlar ortadan
kaybolur. Bu bazen başladıkları gibi ani olur. Ama takip eden günlerde aynı
zamanda tekrar oluşur.
Yarın
baş ağrıları değerlendirme ve tedavi tekniklerine mercek tutacağım. Tedavi
yöntemlerini öğrenmek için takip etmeye devam edin. Sağlıklı ve sağlıkla kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder