7 Aralık 2015 Pazartesi

DİŞ PERİSİ Mİ DİŞ HEKİMİ Mİ?


Merhaba sevgili okurlar,

Çocukken 'dişlerin de perileri varmış demeye' sebep olan bir tür peri grubu olarak da adlandırdığımız diş perileri bize anlatıldığı kadarıyla,  süt dişi yerini kalıcı dişe bırakırken damaktaki boşluğu çocuklar fark edip üzülmesin, paniklemesin diye onlar uyurken;  büyük bir özenle yastıklarının altına, terliklerinin içine şekerleme ve oyuncak koyarlar. Uyanınca bu sürprizi fark edip mutlu olan çocuğa ‘’aa bak diş perisi dişini alıp sana ne vermiş?’’ denir.Bu arada evde henüz dişi çıkmamış bir başka çocuk varsa diş perisinden nefret eder.

Peki perilerin bu kadar zaman sabırla almayı bekledikleri dişler nasıl oluşuyor? İnsan ve diğer memelilerin çoğunda iki takım diş gelişimi görülür.İlki,süt dişleri ya da desidüal dişlerdir.Bunların sayısı insanda 20 adettir.Yedinci ay ile ikinci ay arasında çıkar ve altıncı ile on üçüncü yaşa kadar kalırlar. Her süt dişi düştükçe yerini kalıcı dişler alır ve ayrıca çenenin arka tarafında 8-12 adet molar diş belirir.Böylece kalıcı dişlerin toplam sayısı,herkeste çıkmayan dört akıl dişinin bulunup bulunmamasına göre 28-32 adettir.
İlk çocukluk dönemimde dişler çene kemiğinden ağız epiteline doğru kabarmaya başlarlar.Dişlerin patlamasının nedenleri kesin olarak bilinmemektedir.

Embriyonik yaşam sırasında,dental laminanın derinliklerinde süt dişleri döküldükten sonra gerekli olacak her kalıcı diş için bir diş oluşturan organ da oluşmaktadır.Bu diş oluşturan organlar yaşamın ilk 6-20 yılı içinde yavaş yavaş kalıcı dişlerin gelişmesini sağlarlar.Her kalıcı diş tam olarak oluştuktan sonra,süt dişlerinde olduğu gibi çene kemiğinden yukarıya doğru itilir.Kalıcı dişler ilerlerken süt dişlerinin köklerini aşındırarak,sonunda gevşeyip düşmelerine yol açarlar.Bundan sonra,kalıcı dişler çıkarak eskilerinin yerini doldururlar.

Dişlerin gelişme hızları ve çıkışları,hem tiroid hem de büyüme hormonları tarafından hızlandırılır.Dişler oluşurken tuzların depolanması da çeşitli metabolik faktörlerden etkilenir.Bu faktörler arasında diyette kalsiyum ve fosfatın bulunması D vitamini varlığı PTH salgı hızı sayılabilir.Bütün bu faktörler normal olduğu zaman dentin ve mine de sağlıklı olur.Ancak bu faktörler yetersiz ise; kalsifikasyon da bozuk olduğu için,dişler ömür boyu bozuk kalır.

Diş tuzları da, kemiğinki gibi başlıca , hidroksiapatit ile karbonat ve çeşitli katyonların bir araya gelmesi ile oluşan sert,kristal bir maddeden oluşur.Keza,kemikteki gibi,sürekli yeni tuzlar depolanırken,eski tuzlar dişlerden rezorbe olur.

Depolanma ve rezorbsiyon başlıca dentin ve sementte olurken, mine de ise çok az gerçekleşmektedir.Minede minerallerin değişimi pulpa boşluğundaki sıvı yerine,tükürükle gerçekleşir.Sementte minerallerin emilim ve depolanma hızı , çevresindeki çene kemiği ile yaklaşık aynıdır.Dentinde minerallerin emilim ve depolanma hızı ise,kemiğin ancak üçte biri kadardır.Sement hemen hemen normal kemikle aynı özellikleri taşımakta ve kemik gibi bu dokuda da osteoblast ve osteoklastlar bulunmaktadır.

Özetle,dentin ve sementte sürekli olarak mineraller değişmekte ancak dentinde gerçekleşen bu olayın mekanizması tam olarak bilinmemektedir.Ancak mine tabakasında mineral değişimi ileri derecede yavaştır.Bu nedenle mineral içeriği tüm yaşam boyu hemen hemen aynı kalır.
Sürekli yenilense de dişlerde de bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır.Bu sorunlarla dişlerimizi alıp yerine şeker koyan sahte periler değil,gerçek diş perileri olan hekimler ilgilenmektedir.
En çok rastlanan diş problemi olan çürüklerine,steptococcus mutans olan dişler üzerindeki bakterilerin neden olduğu kabul edilir.Çürüklerin gelişmesinde önce plak birikmesi görülür.Plak dişler üzerine çöken tükürük ve besin artıklarından ibaret ince bir filmdir.Çok sayıda bakteri bu plak üzerine yerleşerek çürüklere yol açar.Bununla birlikte bu bakterilerin aktivitesi,büyük ölçüde besinlerdeki karbonhidratlara dayanır.Karbonhidrat varsa bakterilerin metabolik sistemleri aktive olur ve çoğalırlar.Ayrıca asitleri,özellikle laktik asit ve proteolitik enzimleri üretirler.Çürük oluşumunda başlıca etken asitlerdir.Çünkü yüksek asit ortamında dişlerin kalsiyum tuzları yavaş yavaş erirler.Dişin tuzları absorbe olduktan sonra kalan organik matriks proteolitik enzimler tarafından hızla sindirilir.

Mine çürüklerin gelişimine karşı,ilk bariyeri oluşturur.Mine tabakası,demineralizasyon dentinden daha dirençlidir; çünkü minenin kristalleri çok yoğun ve hacimleri dentin kristallerine göre yaklaşık 200 kat daha fazladır.Ancak çürük,mineyi delip dentine geçtikten sonra,dentin tuzları daha kolay eridiği için,çürük daha hızlı ilerler.

Çürüğe yol açan bakterilerin aktivitesi,karbonhidratlara dayandığı için,bundan zengin diyetle beslenmenin çürüklerin gelişmesine yol açtığı düşünülür.Ayrıca,besinlerle alınan karbonhidrat miktarı değil,alınma sıklıkları önemlidir.Eğer karbonhidrat gün boyu şeker gibi küçük parçalar halinde alınırsa bakteriler de gün boyu,öncelikli metabolik maddelerini bulmuş olacağı için dişlerde çürük gelişimi artar.

Öncelikle,dişlerimizi diş perilerimizin bize öğütlediği şekilde ve sıklıkla fırçalamalı, günlük bakımlarını sağlamalıyız.Aldığımız gıdalara ayrıca dikkat etmeliyiz.Ve en önemlisi;eğer bir diş sorunuyla karşı karşıyaysak dişimizi alıp kaçan perileri beklemeden,gerçek diş perilerine giderek tedavi olmalıyız.Tüm diş perilerine ve dişlerine iyi bakanlara sevgiler.

Sağlıklı ve sağlıklı kalın..




1 yorum: