20 Ocak 2016 Çarşamba

OMURGANIN DÜŞMANI ROMATOİD ARTRİT OLURSA...

Merhaba sevgili okurlar,

Eklemlerde iltihap şeklinde meydana gelen romatizmal bir hastalıktır. En çok görülen ve kronik iltihaplı bir romatizmal hastalıktır. Eklemlerde bozulmalara yol açar. Kronik poliartritis olarak da bilinir. Romatoid artritte eklem kıkırdağı tutulur; eğer kalp, akciğer, deri, kas gibi yapılar tutulmuş ise SLE ya da sklerodermanın bir göstergesidir. Fakat nadir olarak göz ve cilt gibi yapıları da etkiler. Hastalığın sebepleri henüz kesin olarak bilinmemektedir. Tanısında el ve ayakların filminin çekilmesi tanıya oldukça yardımcıdır. Ayrıca tedavisinde ise tamamen iyileşmek mümkün değildir.
RA, ortalama %1′lik bir görülme sıklığıyla çok karşılaşılan bir durumdur. Kadınlarda, erkeklere oranla üç-beş kat daha fazla görülür. Bu hastalık sıklıkla 40-50 yaş arasında görülmekte ve ayrıca 60 yaşından sonra da sık karşılaşılmaktadır. Çocuklar da dahil olmak üzere herkeste ortaya çıkabilir.
NEDENLERİ

Tıbbi ve bilimsel araştırmalardaki iler­lemelere karşın, romatoit artritin ortaya çıkmasına yol açan nedenler halen bi­linmemektedir. Oluşum mekanizmalarıyla ilgili olarak en geniş kabul gören varsayım, hastalığın eklemlere ve ek­lem sinovyasına karşı duyarlı hale gel­miş antikorların oluşumuna bağlı bir bağışıklık olayıyla ilgili olduğudur.
Henüz yapısı bilinmeyen bir etken (bakteri ya da virüs olabilir) sinovya zarının 
plazma hücrelerini antikor üret­meye yöneltir ve bunlar hastalık etkeni­ne (antijen) bağlanır. Gene bilinmeyen bir nedenle antijen-antikor bileşinini yabancı kabul eden vücut bir “romatoit faktör” üreterek tepki gösterir.
Kanda ve sinovya sıvısında bulunan bu romatoit faktör, “yabancı” antikor-antijen bileşeni için bir antikordur; anti­jen-antikor etkileşimi akyuvarları uya­rarak fagositozu (yutup yok etme) sağ­lar. Buna, romatoit artritteki 
doku lezyonlarmın gelişmesine neden olan en­zim serbestleşmesi eşlik eder.
Romatoit artrit görünümü ortaya çıktığı zaman, gerek hastaların kanında, gerek etkilenen eklemlerin sinovya sı­vısında “romatoit faktör”ün varlığının belirlenmesi, yukarıda sözü edilen var­sayımı doğrular. Buna karşılık romatoit faktör subakut bakteriyel endokardit (bakteri kökenli kalp iç zarı iltihabı) ve öbür kronik enfeksiyon olgularında da bulunur ve enfeksiyonun başarılı biçim­de tedavi edilmesinin ardından yok olur.Romatoit artritin çoğu kez belirli ruhsal özellikleri olan kişilerde görül­düğü ve ruhsal gerilimin arttığı durum­larda ortaya çıktığı ya da ağırlaştığı yo­lundaki gözlemler, birçok hekimi bu hastalığın belirgin bir psikosomatik ni­teliği olduğunu düşündürmeye yönelt­miştir. Bu varsayım dünyanın birçok yerinde çeşitli araştırmaların yapılması­na yol açmıştır; bu araştırmaların çoğu, romatoit artritin en azından kısmi bir psikosomatik hastalık olabileceğini göstermiştir.
BELİRTİLER

Romatoid artritin başlama şekli hastadan hastaya farklılıklar gösterir. Hastaların yaklaşık %70’inde bir kaç hafta ve hatta aya yayılmış sinsi bir başlangıç söz konusudur. Bu süre içerisinde hafif bir ateşin de eşlik ettiği halsizlik,yorgunluk, kilo kaybı ve bir veya bir kaç küçük eklemde ağrı vardır. Eklem ağrısı dışında hastaların önemli bir yakınması, uyku veya uzun süren bir istirahat sonrası, eklemler ve eklemlerin çevrelerinde oluşan ve sabah tutukluğu olarak tanımlanan sertlik hissidir. Sabah tutukluğu, hekime, eklem ağrısının iltihabi karakterde olduğunu anlatan önemli bir bulgudur. Aktif hastalıkta bir saatten uzun sürer, hatta günün geç saatlerine kadar devam edebilir. Süresi dışında derecesi ve vücutta dağılımı da önemlidir. Hastalar, giderek günlük işlerini yapmada aşırı zorlandıklarını ve eklem fonksiyonlarının azaldığını fark ederler. Klinik, başta el ve ayak eklemleri olmak üzere bir çok eklemde simetrik şişliklerinin gelişmesi ile tamamlanır.

Eklem Bulgular

Romatoid artritin tuttuğu eklemlerde ağrı ve şişlik dışında bir miktar sıcaklık olabilir ancak iltihabın diğer belirtisi olan kızarıklık yoktur. Bu nedenle romatoid artritli bir hastada görülebilecek kırmızı ve sıcak bir eklem karşısında septik artrit düşünülmelidir. El ve el bilekleri, ayaklar, dirsek ve diz eklemleri en çok tutulan, distal interfalanjeal ve sakroiliak eklemleri en az veya hiç tutulmayan eklemlerdir. Servikal vertebra dışında kalan omurga da genel olarak tutulmaz.

Eller

En zengin ve karakteristik değişikliklerini el ve el bileklerini simetrik tutması sonucu yapar. Erken dönemde, tenosinovitler, proksimal interfalangeal eklemlerin iğ şeklinde (fusiform) şişmeleri, ulnar stiloid çevresinin şişmesi ile bu bölgenin düzleşmesi görülür. Bir diğer erken dönem bulgusu, karpal tünel sendromudur (parmaklarda yanma, karıncalanma). Hastalığın ilerlemesi sonucu klasik geç dönem deformiteleri gelişir. Bunlar; el sırtının kas atrofisi sonucu iç bükey bir görünüm kazanması, metokarpofalangeal eklemlerde subluksasyon, parmakların metokarpofalangeal eklemlerden itibaren unlar tarafa doğru çarpılmaları (ulnar deviasyon), proksimal interfalangeal eklemlerde hiperekstansiyon ve distal interfalangeal eklemlerde fleksiyon ile kendini belli eden kuğu boynu deformitesi veya bunun tam tersi olan düğme iliği deformitesi ve baş parmakta Z deformitesi olarak tanımlanan şekil bozukluklarıdır. Ayrıca ekstansör tendonlarda gevşeme ve/veya kopma sonucu düşük parmaklar görülebilir.
Dirsekler
Sık tutulan bu eklemlerde ağrı ve şişlik dışında ekstansiyon kusuru ilk belirtilerden biridir. Ancak fleksiyon kusuru eşlik etmedikçe günlük aktivitelerde bir azalma görülmez. Bu bölgenin muayenesi sırasında romatoid nodüllerin aranması unutulmamalıdır.
Dizler
Sık tutuldukları gibi hastaların %15 kadarında ilk tutulan eklemlerdir ve bu hastaların büyük kısmı da tanıdan önce bir menisküs operasyonu geçirmiş olurlar. Romatoid artrit, dizlerin her iki kompartımanını tutması ile sadece medial bölümü tutan osteoartrozdan ayrılır. Diz tutulmasında karşılaşabilecek bir durum, sinovyal sıvının popliteal fossaya doğru uzanması sonucu gelişen Baker kistidir. Diz arkasında sert bir şişlikle kendisini belli eden bu kist, diz içi basıncının artışı sonucu rüptüre olabilir. Sinovyal sıvının bu şekilde açığa çıkarak bacağın aşağılarına doğru ilerlemesi ile tromboflebiti andıran bir durum gelişebilir. Eklem içine uygulanacak bir kortizon enjeksiyonu ile kolayca tedavi edilebilecek bu komplikasyon, tromboflebit geçirdiğinden şüphe edilen artritli hastalarda düşünülmelidir. Ultrasonografi, ayırıcı tanıda oldukça yararlıdır.

Ayaklar

 Ayaklar, hastaların %20'sinde ilk tutulan eklemlerdir. Yük taşımaları nedeni ile bu eklemlerin tutulması üst taraf eklemlerine göre daha fazla ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açar. Metotarsal eklemlerin tutulması sonucu ayak ön kısmında genişleme, hallux valgus ve çekiç parmak şeklinde deformiteler geç dönem belirtileridir. Ayak statiğinin bozulması sonucu gelişen kallus, bunyon ve kronik fistüller yürümeyi oldukça zorlaştırır.

Servikal vertebra

Romatoid artritli hastaların üçte birinde görülen servikal vertebra tutulumu, korkutucu komplikasyonlara yol açabilmesi açısından önem taşır. En sık atlantoaksiyel (C1-C2) eklem tutulumu görülür. Normalde aksisin odontoid çıkıntısı ile atlasın arkusu arasında 3 mm yi geçmeyen bir boşluk vardır. Sinovit sonucu instabilite gelişmesi ile genişleyen bu alanda
odontoid çıkıntının foramen magnuma doğru hareket etmesi ile servikal kordun baskı altında kalması sonucu çeşitli nörolojik semptomlar oluşabilir. Bu tabloyu düşündüren uyarıcı semptomlar, oksipital bölgeye yayılan ağrı, boyun hareketleri ile ağrıda olan değişiklik, üst ekstremitelerde parestezi, pozisyon hissinin kaybı, reflekslerde artış ile mesane ve barsak fonksiyon bozukluğu olarak özetlenebilir. Ani hareket veya bir travmada (özellikle trafik kazalarında başın gidip gelmesi) hemi veya tetraparezi gibi nörolojik komplikasyonlar ve ani ölüm görülebilir.

TANI

Romatoit artrit bilinen görünümleriyle ortaya çıkıp geliştiğinde kolay tanınır, hastalığın eklemlerde başlaması, daha ellerde görülmesi, belirtilerin iki yanlı ve simetrik olması, parmaklarda biçim bozukluğu ve eğrilmelerin ortaya çıkması, aradaki iyileşme dönemlerine karşın nöbetler halinde ilerlemenin gö­rülmesi tipik özelliklerdir. Bütün bunlar hekime söz konusu artrit tipini düşün­dürür.
Laboratuvar incelemeleri tanıyla il­gili sorunları aydınlatır: Çoğu zaman kansızlık görülür, nöbetler sırasında al­yuvarların çökme hızında (sedimantas­yon) artış vardır, sinovya sıvısı genel­likle bulanıktır ve hücresel elemanlar bakımından zengindir. Uygun serolojik jestlerle, bu hastaların serumunda romatoit etkenin saptanması özellikle önem­lidir. Radyolojik inceleme de önemlidir, hastalığın ilerlemesiyle eklem yıkımına ilişkin bulgular artar.

TEDAVİSİ
Hastalığın nedeni henüz tam olarak bilinmediğinden, kesin bir tedavisi de yoktur. Bu yüzden tamamen ortadan kaldırılamaz. Tedavideki amaç, hatalığın belirtilerini azaltmaya yöneliktir. Eklemlerde oluşan hasar ve ağrı en aza indirilmeye çalışılır. İltihap azaltılır. Tedavi edilmediği takdirde geri dönüşümü olmayan eklem hasarları ortaya çıkar.
Hastalık romatizmal olduğundan, tedavisi romatolog önderliğinde tarafından yapılır. Bunun yanında fizyoterapist, psikiyatrist, ortopedik cerrah da tedaviye yardımcı olurlar.
Kullanılan ilaçlar ise hastalığın neden olduğu bozuklukları durduran ve bulguları hafifletemeye yönelik olanlar olmak üzere iki çeşittir. Bu hastalıkta kullanılan ilaçlardan bazıları NSAİİ dediğimiz iltihabı azaltmaya yönelik olanlar, aspirinler ve ağrı kesicilerdir. Fakat bu ilaçlar, asla tek başlarına yeterli olmaz ve bazı yan etkileri (mide kanaması gibi) ortaya çıkabilir. Tedavi sırasında takip edilmesi gerekir.
Ayrıca fizyoterapist kontrolünde yapılan egzersizlerle kaslar ve kemikler güçlendirilir. Genel sağlık halini düzeltir ve hastanın kendini iyi hissetmesini sağlar. Fakat eklem ağrıları şiş ve ağrılı olduğunda dinlenmek gerekir.
Ciddi eklem hasarlarında ise cerrahi tedavi gereklidir. Ortopedik cerrahlar tarafından uygulanır. Hasarlı eklem parçalarının yerine plastik parçalar takılır ve kemiğe yapıştırılır. Sonra hastaya rehabilitasyon uygulanır ve bu ekleme alışması sağlanır.
Sağlıkla ve sağlıklı kalın..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder