Merhaba
sevgili okurlar,
Eklemlerde iltihap şeklinde meydana gelen romatizmal bir hastalıktır. En çok görülen ve
kronik iltihaplı bir romatizmal hastalıktır. Eklemlerde bozulmalara yol açar.
Kronik poliartritis olarak da bilinir. Romatoid artritte eklem kıkırdağı
tutulur; eğer kalp, akciğer,
deri, kas gibi yapılar tutulmuş ise SLE ya da
sklerodermanın bir göstergesidir. Fakat nadir olarak göz ve cilt gibi yapıları
da etkiler. Hastalığın sebepleri henüz kesin olarak bilinmemektedir. Tanısında
el ve ayakların filminin çekilmesi tanıya oldukça yardımcıdır. Ayrıca
tedavisinde ise tamamen iyileşmek mümkün değildir.
RA, ortalama %1′lik bir görülme
sıklığıyla çok karşılaşılan bir durumdur. Kadınlarda, erkeklere oranla üç-beş
kat daha fazla görülür. Bu hastalık sıklıkla 40-50 yaş arasında görülmekte ve
ayrıca 60 yaşından sonra da sık karşılaşılmaktadır. Çocuklar da dahil olmak
üzere herkeste ortaya çıkabilir.
NEDENLERİ
Tıbbi ve bilimsel araştırmalardaki ilerlemelere karşın, romatoit artritin ortaya çıkmasına yol açan nedenler halen bilinmemektedir. Oluşum mekanizmalarıyla ilgili olarak en geniş kabul gören varsayım, hastalığın eklemlere ve eklem sinovyasına karşı duyarlı hale gelmiş antikorların oluşumuna bağlı bir bağışıklık olayıyla ilgili olduğudur.
Henüz yapısı bilinmeyen bir etken (bakteri ya da virüs olabilir) sinovya zarının plazma hücrelerini antikor üretmeye yöneltir ve bunlar hastalık etkenine (antijen) bağlanır. Gene bilinmeyen bir nedenle antijen-antikor bileşinini yabancı kabul eden vücut bir “romatoit faktör” üreterek tepki gösterir.
Kanda ve sinovya sıvısında bulunan bu romatoit faktör, “yabancı” antikor-antijen bileşeni için bir antikordur; antijen-antikor etkileşimi akyuvarları uyararak fagositozu (yutup yok etme) sağlar. Buna, romatoit artritteki doku lezyonlarmın gelişmesine neden olan enzim serbestleşmesi eşlik eder.
Romatoit artrit görünümü ortaya çıktığı zaman, gerek hastaların kanında, gerek etkilenen eklemlerin sinovya sıvısında “romatoit faktör”ün varlığının belirlenmesi, yukarıda sözü edilen varsayımı doğrular. Buna karşılık romatoit faktör subakut bakteriyel endokardit (bakteri kökenli kalp iç zarı iltihabı) ve öbür kronik enfeksiyon olgularında da bulunur ve enfeksiyonun başarılı biçimde tedavi edilmesinin ardından yok olur.Romatoit artritin çoğu kez belirli ruhsal özellikleri olan kişilerde görüldüğü ve ruhsal gerilimin arttığı durumlarda ortaya çıktığı ya da ağırlaştığı yolundaki gözlemler, birçok hekimi bu hastalığın belirgin bir psikosomatik niteliği olduğunu düşündürmeye yöneltmiştir. Bu varsayım dünyanın birçok yerinde çeşitli araştırmaların yapılmasına yol açmıştır; bu araştırmaların çoğu, romatoit artritin en azından kısmi bir psikosomatik hastalık olabileceğini göstermiştir.
BELİRTİLER
Romatoid
artritin başlama şekli hastadan hastaya farklılıklar gösterir. Hastaların
yaklaşık %70’inde bir kaç hafta ve hatta aya yayılmış sinsi bir başlangıç söz
konusudur. Bu süre içerisinde hafif bir ateşin de eşlik ettiği
halsizlik,yorgunluk, kilo kaybı ve bir veya bir kaç küçük eklemde ağrı vardır.
Eklem ağrısı dışında hastaların önemli bir yakınması, uyku veya uzun süren bir
istirahat sonrası, eklemler ve eklemlerin çevrelerinde oluşan ve sabah
tutukluğu olarak tanımlanan sertlik hissidir. Sabah tutukluğu, hekime, eklem
ağrısının iltihabi karakterde olduğunu anlatan önemli bir bulgudur. Aktif
hastalıkta bir saatten uzun sürer, hatta günün geç saatlerine kadar devam
edebilir. Süresi dışında derecesi ve vücutta dağılımı da önemlidir. Hastalar,
giderek günlük işlerini yapmada aşırı zorlandıklarını ve eklem fonksiyonlarının
azaldığını fark ederler. Klinik, başta el ve ayak eklemleri olmak üzere bir çok
eklemde simetrik şişliklerinin gelişmesi ile tamamlanır.
Eklem Bulgular
Romatoid
artritin tuttuğu eklemlerde ağrı ve şişlik dışında bir miktar sıcaklık olabilir
ancak iltihabın diğer belirtisi olan kızarıklık yoktur. Bu nedenle romatoid
artritli bir hastada görülebilecek kırmızı ve sıcak bir eklem karşısında septik
artrit düşünülmelidir. El ve el bilekleri, ayaklar, dirsek ve diz eklemleri en
çok tutulan, distal interfalanjeal ve sakroiliak eklemleri en az veya hiç tutulmayan
eklemlerdir. Servikal vertebra dışında kalan omurga da genel olarak tutulmaz.
Eller
En zengin ve
karakteristik değişikliklerini el ve el bileklerini simetrik tutması sonucu
yapar. Erken dönemde, tenosinovitler, proksimal interfalangeal eklemlerin iğ
şeklinde (fusiform) şişmeleri, ulnar stiloid çevresinin şişmesi ile bu bölgenin
düzleşmesi görülür. Bir diğer erken dönem bulgusu, karpal tünel sendromudur
(parmaklarda yanma, karıncalanma). Hastalığın ilerlemesi sonucu klasik geç
dönem deformiteleri gelişir. Bunlar; el sırtının kas atrofisi sonucu iç bükey
bir görünüm kazanması, metokarpofalangeal eklemlerde subluksasyon, parmakların
metokarpofalangeal eklemlerden itibaren unlar tarafa doğru çarpılmaları (ulnar
deviasyon), proksimal interfalangeal eklemlerde hiperekstansiyon ve distal
interfalangeal eklemlerde fleksiyon ile kendini belli eden kuğu boynu
deformitesi veya bunun tam tersi olan düğme iliği deformitesi ve baş parmakta Z
deformitesi olarak tanımlanan şekil bozukluklarıdır. Ayrıca ekstansör
tendonlarda gevşeme ve/veya kopma sonucu düşük parmaklar görülebilir.
Dirsekler
Sık tutulan
bu eklemlerde ağrı ve şişlik dışında ekstansiyon kusuru ilk belirtilerden
biridir. Ancak fleksiyon kusuru eşlik etmedikçe günlük aktivitelerde bir azalma
görülmez. Bu bölgenin muayenesi sırasında romatoid nodüllerin aranması
unutulmamalıdır.
Dizler
Sık
tutuldukları gibi hastaların %15 kadarında ilk tutulan eklemlerdir ve bu
hastaların büyük kısmı da tanıdan önce bir menisküs operasyonu geçirmiş
olurlar. Romatoid artrit, dizlerin her iki kompartımanını tutması ile sadece
medial bölümü tutan osteoartrozdan ayrılır. Diz tutulmasında karşılaşabilecek
bir durum, sinovyal sıvının popliteal fossaya doğru uzanması sonucu gelişen
Baker kistidir. Diz arkasında sert bir şişlikle kendisini belli eden bu kist,
diz içi basıncının artışı sonucu rüptüre olabilir. Sinovyal sıvının bu şekilde
açığa çıkarak bacağın aşağılarına doğru ilerlemesi ile tromboflebiti andıran bir
durum gelişebilir. Eklem içine uygulanacak bir kortizon enjeksiyonu ile kolayca
tedavi edilebilecek bu komplikasyon, tromboflebit geçirdiğinden şüphe edilen
artritli hastalarda düşünülmelidir. Ultrasonografi, ayırıcı tanıda oldukça
yararlıdır.
Ayaklar
Ayaklar, hastaların %20'sinde ilk tutulan
eklemlerdir. Yük taşımaları nedeni ile bu eklemlerin tutulması üst taraf
eklemlerine göre daha fazla ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açar. Metotarsal
eklemlerin tutulması sonucu ayak ön kısmında genişleme, hallux valgus ve çekiç
parmak şeklinde deformiteler geç dönem belirtileridir. Ayak statiğinin
bozulması sonucu gelişen kallus, bunyon ve kronik fistüller yürümeyi oldukça
zorlaştırır.
Servikal vertebra
Romatoid
artritli hastaların üçte birinde görülen servikal vertebra tutulumu, korkutucu
komplikasyonlara yol açabilmesi açısından önem taşır. En sık atlantoaksiyel
(C1-C2) eklem tutulumu görülür. Normalde aksisin odontoid çıkıntısı ile atlasın
arkusu arasında 3 mm yi geçmeyen bir boşluk vardır. Sinovit sonucu instabilite
gelişmesi ile genişleyen bu alanda
odontoid
çıkıntının foramen magnuma doğru hareket etmesi ile servikal kordun baskı
altında kalması sonucu çeşitli nörolojik semptomlar oluşabilir. Bu tabloyu
düşündüren uyarıcı semptomlar, oksipital bölgeye yayılan ağrı, boyun
hareketleri ile ağrıda olan değişiklik, üst ekstremitelerde parestezi, pozisyon
hissinin kaybı, reflekslerde artış ile mesane ve barsak fonksiyon bozukluğu
olarak özetlenebilir. Ani hareket veya bir travmada (özellikle trafik
kazalarında başın gidip gelmesi) hemi veya tetraparezi gibi nörolojik
komplikasyonlar ve ani ölüm görülebilir.
TANI
Romatoit artrit bilinen görünümleriyle ortaya çıkıp geliştiğinde kolay tanınır, hastalığın eklemlerde başlaması, daha ellerde görülmesi, belirtilerin iki yanlı ve simetrik olması, parmaklarda biçim bozukluğu ve eğrilmelerin ortaya çıkması, aradaki iyileşme dönemlerine karşın nöbetler halinde ilerlemenin görülmesi tipik özelliklerdir. Bütün bunlar hekime söz konusu artrit tipini düşündürür.
Laboratuvar incelemeleri tanıyla ilgili sorunları aydınlatır: Çoğu zaman kansızlık görülür, nöbetler sırasında alyuvarların çökme hızında (sedimantasyon) artış vardır, sinovya sıvısı genellikle bulanıktır ve hücresel elemanlar bakımından zengindir. Uygun serolojik jestlerle, bu hastaların serumunda romatoit etkenin saptanması özellikle önemlidir. Radyolojik inceleme de önemlidir, hastalığın ilerlemesiyle eklem yıkımına ilişkin bulgular artar.
TEDAVİSİ
Hastalığın nedeni henüz tam olarak bilinmediğinden, kesin bir tedavisi de
yoktur. Bu yüzden tamamen ortadan kaldırılamaz. Tedavideki amaç, hatalığın
belirtilerini azaltmaya yöneliktir. Eklemlerde oluşan hasar ve ağrı en aza
indirilmeye çalışılır. İltihap azaltılır. Tedavi edilmediği takdirde geri
dönüşümü olmayan eklem hasarları ortaya çıkar.
Hastalık romatizmal olduğundan, tedavisi romatolog önderliğinde tarafından
yapılır. Bunun yanında fizyoterapist, psikiyatrist, ortopedik cerrah da
tedaviye yardımcı olurlar.
Kullanılan ilaçlar ise hastalığın neden olduğu bozuklukları durduran ve
bulguları hafifletemeye yönelik olanlar olmak üzere iki çeşittir. Bu hastalıkta
kullanılan ilaçlardan bazıları NSAİİ dediğimiz iltihabı azaltmaya yönelik
olanlar, aspirinler ve ağrı kesicilerdir. Fakat bu ilaçlar, asla tek başlarına
yeterli olmaz ve bazı yan etkileri (mide kanaması gibi) ortaya çıkabilir.
Tedavi sırasında takip edilmesi gerekir.
Ayrıca fizyoterapist kontrolünde yapılan egzersizlerle kaslar ve kemikler
güçlendirilir. Genel sağlık halini düzeltir ve hastanın kendini iyi
hissetmesini sağlar. Fakat eklem ağrıları şiş ve ağrılı olduğunda dinlenmek
gerekir.
Ciddi eklem hasarlarında ise cerrahi tedavi gereklidir. Ortopedik cerrahlar
tarafından uygulanır. Hasarlı eklem parçalarının yerine plastik parçalar
takılır ve kemiğe yapıştırılır. Sonra hastaya rehabilitasyon uygulanır ve bu
ekleme alışması sağlanır.
Sağlıkla ve sağlıklı kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder