24 Ocak 2016 Pazar

YANLIŞ EGZERSİZ KOMPARTMAN SENDROMUNA NEDEN OLUYOR !!!

Merhaba sevgili okurlar,

Kompartman sendromu, sınırlı bir alan içerisin­de artmış doku basıncından kaynaklanan ve bu alanda yer alan yapıların, dolaşım ve fonksiyonla­rının bozulmasına sebep olan semptomlar kompleksidir. En sık, ön kol volar yüz ile alt ekstremitenin anterior ve derin posterior kompartmanlarma ait bir tablo olmasına rağmen, vücutta, iskelet kası­nın fasya ile çevrili olduğu her yerde gözlenebilir. 
İskemiye bağlı olarak, iki ila dördüncü saatte kasta fonksiyonel değişiklikler belirirken, üçüncü saatte kapiller endotelde %30-60 arasında şişme gözlendi­ği bildirilmiştir. İskeminin 30. dakikasında parestezi, hipoestezi gelişir, ancak sinir fonksiyonlarının geri dönüşümsüz kaybı on iki ila yirmi dört saatten önce beklenmez. 

BULGULAR

Aşırı kullanıma bağlı gelişen kompartman sendromunda basınç artışı ve buna bağlı gelişen ağrı sadece egzersiz esnasında ortaya çıkar. Egzersizin sonlandırılması ile ağrı kesilir. Tutulan kompartmandaki basınç normal kişilere göre daha yavaş azalır. Ayakbileği dorsifleksiyonunda kasta güçsüzlük ve uyuşukluk, hissizlik görülür. Klinik şikayetlerin varlığında kronik kompartman sendromunda tanı kompartman basıncı ölçümüyle konulabilir. Egzersiz öncesi basınç 15 mmHg£, egzersiz sonrası 1. dakikada 30 mmHg£ veya egzersiz sonrası 5. dakikada 20 mmHg£ ise kronik kompartman sendromu olduğu söylenebilir. Kronik kompartman sendromu %50-60 bilateraldir. 
Kompartman içerisinde kanamayla birlikte yumuşak doku yaralanmasına neden olan dış etkenler, kompartman içerisinde kanamaya neden olan kas yırtılmaları, aşırı kullanım, sert yüzeylerde yapılan antrenmanlar ve kas hipertrofileri sonucu oluşurlar. 
Kompartman sendromu görülen sporcularda yük karşısında artan ve ilerleyen dönemlerinde kas faaliyetinin devamını olanaksız kılan ağrı mevcuttur. Ağrı kısa bir süre istirahat edildiğinde geçer, fakat aktiviteye başlandığında tekrar ortaya çıkar. Ayak parmaklarında uyuşma, ayakta dermansızlık hissi, ayak bileğinin dorsiflexionunda, plantarflexionunda, eversion ve inversionunda ağrı nedeniyle kısıtlılık vardır. Tutulan kompartman tarafında şişlik ve hassasiyet mevcuttur. Tutulan kompartmandaki kas fonksiyonlarında kısıtlılık vardır. Ayak parmaklarının pasif hareketlerinde ağrı mevcuttur. 


TANI

Tanı ve tedavi gecikmelerinde ciddi sonuçları olan ve tanısı oldukça zor bir sendromdur. Basit kırıklardan yüksek enerjili yaralanmalara kadar değişen kas iskelet sistemi travmaları en sık etiyolojik faktörlerdir. Krus ve önkol en sık etkilenen anatomik lokalizasyonlardır. Erken tanı iyi sonuç elde edilebilmesi için gereklidir ve bunun için yüksek bir şüphe düzeyi gereklidir. Kompartman basınç ölçümü ve takibi özellikle koopere olmayan, bilinci kapalı veya sedasyon altında olan hastalarda tanıda faydalı bir yardımcıdır. Her ne kadar fasyotomi için endikasyon olarak kabul edilen kesin kompartman içi basınç konusunda mutlak bir görüş birliği olmamakla beraber, genel olarak delta basıncının 30 mmHg üzerinde olması kompartman gevşetmesi için endikasyon olarak kabul edilmektedir. Erken tanı ve tedavi geri dönüşü olmayan fonksiyonel kayıpları ve bununla ilişkili medikolegal sorunların önlenmesi için en önemli faktörlerdir.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

  • kası esnetmek için fizik tedavi
  • ayakkabı insertleri (ortotikler)
  • anti-inflamatuar ilaçlar
  • egzersizin yapıldığı yüzey tipini değiştirme
  • egzersiz rutinin bir parçası olarak düşük impakt aktiviteler yapma
  • Cerrahi
Öncelikle yapılması gereken kompartmana dışardan olan basıyı azaltmaktır.Bunu sağlamak için alçı ve dairevi salgılar rahatlatılır.Alçının çıkarılması kırık redüksiyonunu bozabilir ancak unutulmamalıdır ki redüksiyon tekrar sağlanabilirken dolaşım yetersizliği sonucu oluşabilecek geri dönüşümsüz durumlar ortaya çıkabilir.Alçıdan şerit çıkartmak ya da kapak açmak genelde yetersiz olurken alçının yarısının veya tamamının altındaki pamukla birlikte çıkarılması gerekir. İkinci olarak lokal arteriyel basıncı korumak gerekir.Bunun için de hastayı sistemik hipotansiyondan korumak gerekir. vazodilatator ajanlardan ve sempatik blokajdan faydalanılabileceği belirtilse de çoğu zaman kullanılmayan yöntemlerdir.Lokal dolaşımı bozan bir diğer etken de ekstremitenin aşırı elevasyonudur,ekstremite kalp seviyesinde tutulmalı ve buz uygulanmalıdır.Böylece kas metabolizması yaşlatılarak iskemiye direnci arttırılmaya çalışılır. Zamanında tedavi edilmezse kaslarda nekroz, fibrozis ve geri dönüşümsüz kontraktürler gelişir (Volkmann’ın iskemik kontraktürü). Bası çok erken dönemde ortadan kaldırılırsa basınç altındaki kas, damar ve sinirler giderek normale döner, yani değişiklikler geri dönüşlüdür.

ÖNLEMLER

Damarlara yakın kırıklarda özellikle dirsek ve ön kol travmalarında kanama, ödem ve kırık uçlarının zedeleyici etkisi sonucu doku basıncı artabilir ve bu artış iskemi, nekrozla sonuçlanabilir. Bu nedenle kırıklar acilen ve kusuruz olarak redükte edilmeli ve rahat pozisyonda tespit edilmelidir. Şişmesi öngörülen travmalarda dairevi alçıdan kaçınılmalı;kırık redükte edilemiyorsa iskelet traksiyonuna alınmalıdır. Hospitalize edilmeyen hastalar dolaşım kontrolü yönünden bilgilendirilmeli ağrı, uyuşukluk durumlarında alçıları gevşetilmeli ya da çıkartılmalıdır.Wiger ve arkadaşları 1998 de yaptıkları bir çalışmada kalp seviyesinden 32 cm yukarı kaldırılan ekstremitelerde doku basıncının düştüğünü ancak doku perfüzyonun da bozulduğunu ve duyu kaybı olduğunu bu nedenle alçılı ekstremitelerin kalp seviyesinde tutulmaları gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

Sağlıklı ve sağlıkla kalın


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder