23 Ekim 2015 Cuma

BU HASTALIK ÖLDÜRÜYOR !!!

Merhaba sevgili okurlar,

KOAH, amfizem ve kronik bronşiti kapsayan bir hastalık grubudur. KOAH’ın en sık görülen özelliği, akciğerlere giren ve çıkan havayı nefes darlığına neden olacak derecede kısıtlayabilmesidir. Bu hastalık başladı mı geriye dönüşü yoktur. Mutlaka ilerler. Ölümle sonuçlanabilir.

KOAH TİPLERİ

KOAH
,A tipi (amfizem),B tipi (bronşit) ve C tipi (karışık) olmak üzere 3 tiptir.Hastaların çoğunda A ve B tipleri birlikte,yani C tipi görülür.Hastalığın belirtileri bütün tiplerde benzerdir ve ayrımları pratikte zordur.

A tipi hastalar,uzun boylu,zayıf,kanlı-canlı görünen,göğüs ön-arka çapları artmış (fıçı göğüs),parmak uçları şişkinleşmiş (çomak parmak),öksürük ve balgam yakınmaları olmayan ve daha çok ilerleyici tipte bir solunum sıkıntısıyla kendini belli eden bir hastalık tablosu gösterirler.B tipi hastalar ise kısa boylu,şişman,öksürürken mor-mavi renkli bol balgam çıkaran,sık sık kötüleşme krizleriyle hastaneye başvurup,tedavi sonrası kısmen rahatlayan,kalp yetmezliğinin de sık görüldüğü hastalardır.

KOAH BELİRTİLERİ

Nefes darlığı,öksürük,balgam çıkarma, göğüste tıkanma, hırıltılı solunum ve morarma gibi yakınmalara yol açar.Ancak bu yakınmalar ani başlayıp, kısa süren,gelip geçici bir şekilde olmayıp,aylarca,yıllarca devam eden ve giderek artan bir seyir gösterir.

Uzun yıllar sigara içmiş bir kişide,yaşamının ilerleyen yaşlarından itibaren,önceleri yokuş ve merdiven çıkarken kendini gösteren nefes alma güçlüğü başlar.

Zamanla bu durum ilerler ve düz yolda da solunum sıkıntısı ortaya çıkar.Hatta, istirahatte ve gece uykudan uyandıran,uyutmayan nefes darlığı şekline ilerler.Kişi,nefes darlığından dolayı tuvalete gidemez,ev içinde dolaşamaz,yemeğini yiyemez ve konuşamaz hale gelebilir.Günlük işlerini kendi başına yapamaz ve başkalarının destek ve bakımına muhtaç duruma düşerler.

Nefes darlığının dışında öksürük ve balgam çıkarma bulguları ortaya çıkar.Öksürük gündüz olduğu kadar gece de görülür ve hastanın uyumasını engeller.

Ayrıca bu hastaların nefes alıp vermeleri sırasında hırıltı ve hışırtıya benzer bir ses etraftan da duyulabilir.Bazen balgam çıkarma sırasında kan gelebilir.Nefes darlığına bağlı uyku,beslenme bozulabilir ve harcanan enerji artar.

Bunun sonucunda hasta kilo kaybeder ve zayıflamış,düşkün bir hale gelebilir.İleri dönemlerde ise oksijen yetersizliğine bağlı morarma,aşırı yorgunluk,güçsüzlük,kalp yetersizliği ve kalpte ritm bozuklukları görülebilir.

KOAH risk faktörleri:

Sigara: KOAH için en büyük risk faktörüdür. KOAH oluşumunda, sigaraya başlama yaşı, sigara içme süresi, içilen sigara sayısı çok önemlidir. Puro, pipo, nargile içilmesi de KOAH için risk yaratır. KOAH oluşumunda sigara cinsinin bir önemi yoktur. Filtreli, filtresiz, light veya mentollü bütün sigaralar zararlıdır, ancak her sigara tiryakisinde KOAH gelişmez . Araştırmalar, tüm sigara tiryakilerinin %15 kadarında KOAH ortaya çıktığını göstermektedir.
Pasif Sigara İçiciliği: Sigara dumanına pasif olarak maruz kalmak da KOAH için risklidir. Özellikle yaşamlarının ilk yıllarında evlerinde sigara içilen çocuklarda solunum yolları enfeksiyonları ve alerjiler daha fazla görülmekte ve ileriki yıllarda KOAH riskini artırmaktadır.
Hava Kirliliği: KOAH, hava kirliliği olan büyük şehirlerde daha çok görülen bir hastalıktır. Kükürt dioksit ve partiküllerin (küçük tanecikler) neden olduğu kirlilik daha önemlidir. Büyük şehirlerimizde kömürün yerini doğal gazın almasıyla hava kirliliği ve KOAH riski de azalmıştır. Kırsal alanda ev içinde bulunan ocaklar, özellikle de tandır ve tezek yakılması, ev içi hava kirliliğine neden olarak KOAH riskini artırmaktadır. Hayatında hiç sigara içmemiş kadınlardaki KOAH' ın nedeni bu ev içi hava kirliliğidir.
Mesleksel Faktörler: Meslekleri nedeniyle çeşitli toz, duman, gaz ve kimyasal maddelerle temasları olan kişilerde de KOAH riski fazladır. KOAH, fabrika işçilerinde bürolarda çalışan memurlara göre daha sık görülür. En büyük risk kadmiyum madeniyle çalışan işçilerde saptanmıştır. KOAH açısından riskli olan meslekler, maden işçiliği, çimento ve pamuk işçiliği, çiftçilik ve şoförlüktür.
Cinsiyet: KOAH erkeklerde daha çok görülen bir hastalıktır. Bunda, erkeklerin daha çok sigara içmeleri ve KOAH için riskli olan mesleklerde daha çok çalışmaları da rol oynamaktadır. Ancak, kadınlar arasında sigara tiryakiliğinin giderek yaygınlaşmasıyla KOAH kadınlarda da çok görülen bir hastalık olma yolundadır.
Alerjiler Ve Enfeksiyonlar: KOAH'a, solunum yolları alerjileri ve kanlarında IgE düzeyleri yüksek olanlarda daha fazla rastlanmaktadır. Çocukluk çağında geçirilen bronşit ve bronşiolit gibi solunum yolları enfeksiyonları da KOAH riskini artırabilmektedir.
Genetik Faktörler: KOAH'ın ortaya çıkmasında kalıtsal faktörler de çok önemlidir. KOAH, bazı ailelerde daha fazla görülür. Kanlarında antitripsin isimli maddenin eksik olduğu kişilerde KOAH riski çok fazladır. Bu kişilerde, erken yaşlarda sirozla beraber KOAH gelişmektedir.
Beslenme: KOAH'ın beslenme ile de ilişkisi olduğu belirlenmiştir. Doğum ağırlıkları düşük olan bebeklerde ve antioksidan içeren besinleri az tüketen erişkinlerde KOAH’na daha sık rastlanır.
Belirtiler:KOAH'ın başlıca belirtileri öksürük, balgam ve nefes darlığıdır, ancak hastalar başlangıçtaki öksürük, balgam gibi şikayetleri önemsemediklerinden ancak nefes darlığı geliştiğinde doktora gitme ihtiyacını duyarlar. Bu nedenle KOAH tanısı genellikle 40 ya da 50 yaşından sonra konmaktadır.

KOAH’IN AYIRICI TANISI
KOAH, genellikle hava yolu daralması ile seyreden hastalıklar ile karıştırılabilir. Örneğin astım bu hastalıkla karışabilir. Fakat KOAH’ta burun ile ilgili semptom yoktur ve sigara kullanımı KOAH’ta çok önemlidir. Astım genelde genç yaşta başlar; KOAH ise, yaşla birlikte yavaş yavaş gelişen bir hastalıktır. KOAH’ın geri dönüşü yoktur. Hastalık bir kere başladı mı mutlaka ilerler. Astım ise geri dönüşü olan bir hastalıktır.

Tedavi :

KOAH’ta tedavinin amacı, hastada şikayetlerinde rahatlama sağlamak ve yaşam kalitesini yükseltmek, solunum sıkıntısı ataklarını engellemek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, olası komplikasyonları önlemek ve tedavi etmek olmalıdır.
KOAH tedavisinin birinci kuralı sigara kullanımının kesin olarak bırakılmasıdır. Ayrıca solunum yollarını açıcı ilaçlar ile tedavi devam ettirilir, gerektiğinde oksijen verilmelidir, kalp yetersizliği gelişmiş olan hastalarda buna yönelik tedavi de verilmelidir.
KOAH tedavisinde öncelikle solunum ile alınan ilaçlar tercih edilmeli, bunları kullanamayan hastalarda diğer ilaç formları (tablet, flakon vs.) verilmelidir.
KOAH’ın ilaç tedavisinde birinci derecede verilmesi gereken ilaçların başında antikolinerjik ilaçlar gelmektedir. Hastalığın şiddetine göre, uzun etkili beta-2 agonist ilaçlar, teofilin türevleri ve steroidlerden bir veya birkaçı tedaviye eklenebilir. Kısa etkili beta-2 agonist ilaçlar solunum sıkıntısı atakları sırasında verilebilir.
İleri derecede hastalığı bulunanlar ve ataklar sırasında uygulanan tedaviye rağmen rahatlamayan hastalar hastaneye yatırılarak hastane koşullarında tedavilerine devam edilmelidir.
Hastalığın tedavisi mutlaka yapılan tetkikler sonucunda hastalığın derecesine göre planlanmalı ve verilecek ilaçlar düzenli kontroller yapılarak hekim tarafından ayarlanmalıdır.
Daha fazla bilgi için lütfen doktorunuza başvurunuz.

Sağlıklı ve sağlıkla kalın



22 Ekim 2015 Perşembe

MİDAU KÖYÜNDEN DÜNYAYA...HASHİMOTO TİRODİ..

Merhaba sevgili okurlar,

     Haşimato hastalığı (İngilizce adı ile Hashimoto’s thyroiditis), Türkçe adı ile Hashimoto tiroiditi son yıllarda oldukça sık görülen bir sorundur.Midau köyünde dünyaya gelmiş, Japon bilim adamı Prof.Hashimoto tarafından bulunmuştur. Kadınlarda fazlaca görülmesine rağmen artık erkeklerde de görülmeye başlamıştır. Türkiye’de son on yıldır Haşimato hastalığı ve buna bağlı tiroid tembelliğinin bir salgın boyutunda olduğunu söyleyebiliriz. Haşimato hastalığında tiroid bezi vücudumuzda normalde mikroplar ve yabancı maddeler ile savaşma görevini üstlenmiş bizim bağışıklık sistemimizin ürettiği antikorların hücumuna maruz kalmaktadır. 

    Normalde tiroid bezi içinde tiroid hormonları T4 ve T3 ün yapımında rol alan tiroid peroksidaz kısa adı ile TPO adlı enzim bulunur. Haşimato hastalığında bağışıklık sistemi bu TPO maddesini tanıyamaz ve ona karşı antiTPO antikorunu üretir. T4 ve T3 tiroid bezi içinde tiroglobulin adlı moleküle bağlı halde depolanır. Normal kişilerde tiroglobulinde bir sorun yoktur. Haşimato hastalığında hastanın bağışıklık yani immun sistemi tiroglobuline karşı antitiroglobulin kısa adı ile antiTG antikoru,yani antitg antikoru üretir. AntiTG ve AntiTPO antikoru Haşimato hastalığı (Hashimoto tiroidit) olan kişilerde tiroid bezine gidip tiroid bezini tahrip eder. Bu tahribat konunun uzmanı tarafından yapılan tiroid ultrasonografisinde direk olarak görülür ve anlaşılır. Haşimato hastalığına yol açan antiTPO ve antitiroglobülin tiroidin büyük kısmını tahrip edebilir. Sonuçta tiroid hormonu üretiminin azalır ve hipotiroidi yani tiroid tembelliği gelişir. Tiroid Tembelliği, hipotiroidizm, metabolizmayı yavaşlatır ve kolay kilo almaya yol açar. Haşimato hastaları rejim yapsa bile kolay kilo veremez. Hashimoto tiroiditi kabızlığa, soğuk tahammülsüzlüğü, el ve ayakların sürekli üşümesine ve adet düzensizliğine yol açabilir.

   Haşimato ile gelişen hipotiroidi, hastaların bir kısmında cinsel isteksizlik, yorgunluk, hatta depresyona neden olur. Hipotiroidi bu hastalarda saç ve cilt kurumasına, tırnak kırılmasına sebep olur. Tırnaklar incelir, kat kat ayrılır ve soyulur. Saç ve tırnaklar parlaklığını kaybeder. Saçların dökülmesi başlayabilir. En kötüsü ise kaşların dökülmesi ve kaş incelmesi oluyor çünkü buna bir çare bulunamıyor.


BELİRTİLERİ

Hashimoto tiroiditi toplumda görülme sıklığı % 2 oranındadır ve genellikle kadınlarda görülür. Bu hastaların % 90-95 civarı kadınlardır ve genellikle yaş aralıkları 45-65 yaş arasıdır. Hashimoto hastalığı gençlerde de görülebilir. Hashimoto hastalarının bazılarında hiç bir şikayet olmayabilir.
Hashimoto hastalığı belirtilerinde, hastanın boğazında bir sıkışma hissi, nefes alamama hissi olabilir veya hastalığın başlangıcında tiroid bezinin fazla çalışmasından dolayı hipertiroidi denilen tablonun belirtileri (kilo verme, kalp çarpıntısı, terleme, cildin ıslak ve nemli olması, sık idrara çıkma ya da sık büyük abdest yapma isteği gibi) belirtiler görülebilir.
Hashimoto tiroiditi hastalığının ileri safhalarında ise tiroid hormonu azlığı (yetmezliği) tablosu ortaya çıkar. Bu hastaların kanlarında tiroid hormonu bulunmadığı için aşırı kilo alma, uykuya meyilli olma, çevreye ilgisizlik, algılama yeteneğinde düşme, kabızlık, bulanık görme, depresyon, tüm vücut ağrıları, adet düzensizliği, kısırlık, cinsel istekte azalma, kavgacı ruh hali, aşırı üşüme, göz altlarında şişlik, yüzde şişlik, sabahları kalkamama, el ve ayaklarda ödem gibi şikayetler ile doktora baş vururlar.
TEDAVİ
Haşimato hastalığı bir çok sağlık sorununa neden olur. Bu sağlık sorunlarının tümü ele alınıp tedavi edilirken asıl sorunun kaynağı olan tiroid hormon yetersizliği tedavi programının eksenine oturtulmalıdır. Ancak, uygulanacak tiroid hormon dozu tedavi eden hekimin tecrübesi ve bilgi derinliği ile yakından ilgili olup her hastanın hastalığının ayrıntıları ve vücudunun ihtiyaçlarına göre ayarlanır.
 Diğer yandan hastadaki ant-tg ve anti-tpo antikorlarının yüksekliği için de tedavi uygulanmalıdır ancak bu amaçla artık kortizol türevi ilaçların kullanılmasını önerilmediğini belirtmek isterim. Diğer yandan antikorların yükselmesini "tetikleyen"aşırı yüksek miktarda iyot alımı (iodine intake) da azaltılmalıdır.
 Haşimato hastalığı sadece pasif takip veya basit bir tiroid hormon tableti verilerek tedavi edilmez. Ayrıca, hastaların kendi kendilerini tedaviye yeltenmeleri ise kesinlikle önerilmez.

Sağlıklı ve sağlıkla kalın

21 Ekim 2015 Çarşamba

GİZLİ BİR DÜŞMAN : ANEMİ


Merhaba sevgili okurlar;

            Kanımızda kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar) bulunur. Bu kan hücrelerinin yapısında oksijenin taşınmasını ve bu hücrelerin kırmızı olmasını sağlayan hemoglobin bulunur. Nefes alırken akciğerdeki oksijen, bu hemoglobinin yapısına bağlanarak taşınır. Bu hemoglobinin kanda bulunması gereken miktarın altında olması sonucu kansızlık (anemi) ortaya çıkar. Bu olması gereken minimum değerler erkekte 13 g/dl, kadında ise 12 g/dl dir. Bunlar dünya sağlık örgütünün belirlediği değerlerdir. 6 yaşa kadarki çocuklarda 11 g/dl, 6-15 yaş arasında ise 12 g/dl’nin altında olması kansızlığın göstergesidir.

Dünyada kadınlarda görülme sıklığı yüzde 30-40, erkeklerde yaklaşık yüzde 20′ dir. Bu kansızlıklar arasında en çok görülen demir eksikliği anemisidir. Anemi hastalarının yaklaşık yüzde 90′ında görülür.
Kan Kaybı Anemisi :
Hızlı kan kaybından sonra vücut plazmanın sıvı kısmını,1-3 gün içinde yerine koyar.Ama bu alyuvar yoğunluğunun düşmesine neden olur.Eğer ikinci bir kanama olmazsa,alyuvar yoğunluğu 3-6 hafta sonra normale döner.
Kronik kan kaybında kişi hemoglobin oluşumu için yeterli demiri sıklıkla kaybedilen hızla bağırsaklardan ememez.Bu nedenle alyuvarların içinde az miktarda hemoglobin üreterek mikrositik hipokromik anemi ortaya çıkar.
Aplastik Anemi :
Kemik iliği aplazisi,işlevsel kemik iliğinin yokluğu anlamındadır.Kemik iliğinin tamamen yıkımına yol açacak şiddetli nükleer bombardımanlarda  gama ışını radyasyonuna maruz kalan kişide birkaç hafta içinde öldürücü anemi oluşur.Yine aşırı X ışını uygulanması,bazı endüstriyel kimyasal maddeler ve hatta ilaçlar kişiyi duyarlı hale getirerek benzer etkiye neden olabilir.
Megaloblastik Anemi :
B12 vitamini,folik asit ve mide mukozasındaki intrensek faktörlerden herhangibirinin azalması ,  kemik iliğinde eritroblast üretimini yavaşlatabilecektir.Sonuçta ; tuhaf şekilli geniş alyuvarlar gelişir be megaloblast olarak isimlendirilir.Yani; pernisiyöz anemide olduğu gibi mide mukozasının atrofisi tam gastrektomi sonucu midenin tamamen yokluğu megaloblastik anemiye neden olur.Ayrıca B12 vitamini ve diğer B vitamini bileşiklerinin emiliminin azaldığı intestinal şuprulu hastalarda sıklıkla bu durum gelişir.Eritroblastlar, normal sayıda alyuvar oluşturmak için yeterli hızda bölünemedikleri için normalden daha büyük,garip şekilli ve dayanıksız zarlı hücreler oluşur.Bu hücreler kolaylıkla parçalanır,bireyin yeterli sayıda alyuvarlara şiddetle gereksinim duymasına yol açar.

Hemolitik anemi :
Çoğu, kalıtsal edinilen çeşitli alyuvar anormallikleri,hücreleri dayanıksız hale getirerek özellikle dalaktaki kapillerden geçerken kolaylıkla parçalanmalarına yol açar.Bazı hemolitik hastalarda alyuvarlar normal sayıda ya da normalden daha fazla üretilse bile dayanıksız alyuvarın yaşam süresi o denli kısadır.
Herediter sferositozis’te alyuvarlar çok küçüktür ve küreseldir.Bu hücreler sıkışma kuvvetine dayanamaz çünkü küresel yapıları buna müsaade etmez.Dalaktan geçerken hafif bir sıkışma ile bile parçalanırlar.
Batı Afrika ve Amerikalı siyah ırkta yüzde 0.3 ile 0.1 oranında bulunan orak hücreli anemide,hücreler hemoglobin molekülünün anormal beta zincirleri nedeniyle oluşan hemoglobin S adlı anormal tipte hemoglobin içerirler.Bu hemoglobin düşük yoğunlukta oksijenle karşılaştığında,alyuvar içinde uzun kristaller halinde çöker.Bu kristaller hücreyi uzatarak bikonkav disk yerine orak görünümü verirler.Hemoglobin çöküntüleri aynı zamanda hücre zarını da zedeler,bu nedenle hücreler son derece dayanıksız olmaya başlar.Bu tarz hastalar sıklıkla ‘’orak hücre hastalığı kriz’’ i olarak adlanlandırılan kısır bir döngüye girerler.Sonuçsa ölümdür.
Siz siz olun gizli düşmanınızı tanıyın ve önleminizi alın.Sağlıklı ve sağlıkla kalın :)







19 Ekim 2015 Pazartesi

TEKERLEKLİ SANDALYE İLE ESKRİM…

Merhaba sevgili okurlar,

Eskrim, kılıçla yapılan bir spordur ve temelini kılıçla dövüş sanatı oluşturur. Eskrimin bir spor dalı olarak gelişmesi, ortaçağda kılıçla yapılan düellolarla yakından ilişkilidir.
Eskrim üç tür silahla yapılır: Flöre, epe ve kılıç (sabr). Bu üç eskrim biçiminin sayı sistemleri aynıdır, ama karşılaşmalarda farklı yönleri vardır. Eskrim özel giysiler içinde yapılır. Tel kafesten bir maske, koruyucu bir yelek, sağlam keten ya da branda bezinden bir ceket ve yumuşak eldivenler giyilir. Bu giysiler eskrimciyi yaralanmalardan korur. Eskrim karşılaşmaları, genişliği 1.5 metre ve uzunluğu 14 metre olan bir pistte yapılır.
Flöre olarak adlandırılan silah, 1,1 metre uzunluğunda, ucunda küçük bir düğme ve çan biçiminde bir koruyucusu bulunan ince bir silahtır. En çok 500 gram ağırlığında olabilir. Eskrimi öğrenmede de flöre kullanılabilir. Flöre silahının ucundaki yaylı noktanın rakibin gövdesine bastırılmasıyla sayı kazanılır. Her iki oyuncu da aynı anda bu vuruşu yaparsa, sayıyı atak üstünlüğü olan kazanır. Vuruşlar yalnızca gövdeye yapılır, kol ve bacaklara ya da başa değen vuruşlar kural dışı sayılır. Karşılaşmalarda eskrimci kısa, hızlı adımlarla ileri-geri hareket eder. Hücum durumundaysa kol, gövde ve bacaklarının hamle denen açılımıyla rakibini dürter. Savunmada ise rakibin hücumunu savuşturarak vuruş hakkı kazanmaya çalışır. Doğrudan yapılan hamleler rakibi tarafından kolayca savuşturulacağı için, eskrimcinin aldatıcı hareketlerle rakibini şaşırtacak hareketler yapması gerekir.
Epe, flöreden daha keskin ve ağır bir silahtır. Epede dürtüşler yalnızca silahın ucuyla yapılır ve giyside iz bırakmaz. Karşılaşma genel düello kurallarıyla yapılır ve özel sınırlamalar yoktur. Rakibin herhangi bir yerine yapılan dürtüş puan olarak değer kazanır. Aynı anda yapılan vuruşlar iki tarafa da sayı kazandırır.
Kılıç, hem dürtme, hem de kesme silahı olarak kullanılır. Düz ve yassı olan kılıcın yarı yuvarlak bir koruyucusu vardır. Rakibin belden yukarısına kılıcın ucuyla ya da kenarlarıyla yapılan vuruşlar sayı kazandırır.
Eskrim karşılaşmaları, Uluslararası Eskrim Federasyonu'nun (FIE) yönetiminde yapılır. Eskrim, 1896'dan bu yana Olimpiyat Oyunları'nda da yer alan spor dallarından biridir. Türkiye'de eskrimin gelişmesi 1903'te askeri okullarda ders olarak okutulmasıyla başlamıştır. 1923'te Türkiye Eskrim Federasyonu kurulmuştur. Türk eskrimciler özellikle Balkan Şampiyonaları'nda dereceler elde etmişlerdir.
Tekerlekli Sandalye Eskrim ise , Sir Ludwig Guttman tarafından the Stoke Mandeville Hastanesi’nde geliştirilmiştir. Ve ilk defa 1960 Paralimpik Oyunları’nda Roma’da sunulmuştur. İzleyici tarafından Tekerlekli Sandalye Eskrim sporunun en dikkat çekici tarafı sporcuların yere bağlanmış tekerlekli sandalyeler üzerinde yarışmalardır. Her şekilde  bu sandalyeler sporculara sadece bedenlerinin üstünü hareket ettirme serbestisini sağlar ve oyun, engelsizler Eskrim yarışlarındaki kadar hızlıdır. Ampüte, spinal yaralanma veya serebral palsili  kadın ve erkekler Foil, Epee (kadın ve erkekler) ve Sabre (erkekler) yarışlarında yarışmaya uygundur. 

Tekerlekli Sandalye Eskrim’de  sporcular arasında sabitlenmiş mesafe vardır.  Foil ve sabre yarışlarında hedef, engelsiz yarışlarıyla tamamen aynıdır. Epee yarışlarında bel üstündeki her yer hedeftir, bel altında giyilen bir koruyucu ise temasın iptaline yardım eder. Ayaklar ayaklıkta,  sporcu ise oturarak kalmalıdır. Sandalye, central bar’a 110 derecelik bir açıyla sabitlek durumundadır.

Ana amaç engelsiz yarışlarıyla aynıdır. Foil ve Epee’de kadın ve erkekler için bireysel ve takım yarışları dahil edilmiştir. Sabre yarışları sadece erkeklerle kısıtlanmıştır.
Klasifikasyon

Sporcunun, kalıcı bir engellilik dolayısıyla ayakta eskrim yapamıyor olması tekerlekli sandalye eskrimine elverişli olması demektir.

Klas 1A
Oturma dengesi olmayan, oyun oynadığı kolunda engeli olan ,yerçekimine karşı etkili dirsek hareketi olmayan ve silahın bandajla sabitlenmesini gerekli kılan el hareketi olmayan sporculardır.  

Klas 1B
Oturma dengesi olmayan ve eskrimli eli etkilenmiş olan , fonksiyonel dirsek hareketi olan fakat parmaklarda fonksiyonel bükülme olmayan sporculardır. Silah bir bandajla sabitlenmelidir.  Tamamlanmış tetraplejik C7/C8 derecesi veya daha yüksek tamamlanmamış lezyon ile mukayese edilebilir.
  
Klas 2
Oturma dengesi olan ve eskrimli kolu normal olan , paraplejik tip D1-D9 (Fonksiyonel testleri 1 ve 2- toplamda 4 puandan fazla olmayan) veya eskrimli kolu minimumda etkilenmiş olan tamamlanmamış tetraplejik ve iyi oturma dengesi olan sporculardır.

Klas 3
İyi oturma dengesi olan , bacak desteği olmayan ve normal eskrimli kolu olan sporculardır.Diz üstü çift ampütasyon veya D10 üzeri tamamlanmamış lezyon veya bunun gibi engellilikler bu sınıfa dahil edilebilir ancak bacaklar oturma dengesini tutmaya yardım eder şekilde olmalıdır.

Klas 4
Alt bacak desteğiyle iyi bir oturma balansı olan ve normal eskrimli kolu olan sporculardır. 
Serebral lezyon veya şüphe durumunda bile sporcuyu eskrim esnasında izleyerek  değerlendirmeyi bitirmek gereklidir.

Görüldüğü üzere spor engel tanımamaktadır.Tüm sporsever engelli arkadaşlarımıza önerebileceğim bir spor olan eskrim,çok yaygın olmasa da Kocaeli ilinde de oynanmaktadır.

Sağlıklı ve sağlıkla kalın.



BARIŞÇIL BİR ŞEKİLDE DÜŞMANI PARÇA PİNÇİK ETMEK!!!

Merhaba sevgili okurlar,

Bir şiddet güdüsüdür kavga etmek. Bazen de korunma dürtüsünün eseri. Aniden karşınıza bir tablo çıkar ve bir anda kendinizi kavganın içinde bulursunuz. Evveliyatı vardır çoğu kez; bazı hadiseler sizi doldurmuştur. Öfkenizden ne yapacağınızı bilemez hale gelmişsinizdir. Ve bir anda asabınızı bozan bir durumla yüz yüze gelirsiniz. Hele bir de beklenmedik bir saldırıya maruz kalmışsanız; o kavganın nasıl tahribata yol açacağını tahmin edemezsiniz.Kavganın galibi yoktur. İç güdüsel tepkilerden oluştuğu ve çoğu kez aklı devre dışı bıraktığı için biri diğerine daha çok yumruk atarak avantaj sağlar. O yüzden kavgadan zafer çıkmaz.Dövüşmek spor olarak kaldığı sürece çok daha iyi olur bu nedenle.
Ninjutsu‘nun aslı Çin, Hindistan, Tibet ve Çin’den de uzak diyarlara dayanır. 1500 yıl önce Japonya’ya kaçan rahip ve savaşçıların Japon kültürü ve savaş sanatları ile karışan bilgelikleri ve bilgilerinin yüzyıllar içinde harmanlanıp bir hayat biçimine dönüşmesidir bu sanat. Sanıldığının aksine Ninjutsu bir dövüş sanatı değildir. Ninja her türlü dövüş ortamından şiddetle kaçınır ve kendi, sevdiklerinin ve hocasının hayatı, ülkesi ve inançları dışında hiçbir şekilde günlük ego tatminleri için bu sanatı kullanmaz. Ninjutsu geçmişe sıkışıp kalmış bir öğreti değildir, devamlı gelişerek ve değişerek hayatta kalmıştır bu yüzden her devirde geçerli olan bu sanat zamanımızda da en kullanışlı hayat öğretilerinden biri olmayı sürdürmektedir.
Ninjutsu kelime anlamı olarak gizli ve gizemli sanat anlamı taşır.Ninja sanatı yalnızca vücudun korunması değil aynı zamandan da ruhun ve aklın da korunmasını öngörür.
Ninjutsu düşmanı saf dışı bırakmaktan daha derin bir anlam içeren ve dünyanın daha iyi bir yer haline getirilmesini barışı ve aydınlığı hedefleyen bir öğretidir.

Ninja egosunun arzularından arınarak gözlerini ve aklını açarak nihai yenilmezliğin sırrını öğrenerek gerekli zamanlarda her türlü olaylara gerektiği gibi uyum sağlayarak yaklaşır ve böylece hiçbir konuda hazırlıksız yakalanmaz.

Bir ninjanın ruhsal olarak erişebileceği en yüksek nokta şudur: akıl yol, düşünce yok sadece doğal zeka var. Ninja bütün doğal olmayan hareketlerini kendinden uzaklaştırmayı hedefler.Doğanın evrensel işleyiş kurallarına zamanla sağlanan uyum, zamanla ustalaşan teknik ve stratejiler, hız ve kıvraklılar doğanın beş elementi ile birleşerek ruhsal ve fiziksel ninjayı olgunlaştırır ve güçlendirir. Beş element: toprak, su, ateş, hava ve rüzgardır.

Vücudun doğal reaksiyon ustalığı, yani taijitsu teknikleri zamanla algılama duyarlılığı yani tai sabaki hedefler. Bu hedef diğer sanatlardan ninjutsuya ayrıcalık ve üstünlük sağlar.

Bir ninjayı 3 öğe oluşturur. Ninja sanatında en önemli öğe dürüstlüktür. doğruluk, saflık ve dürüstlük aydınlanmaya giden yoldur. Dürüst bir yolda yürüyen kişinin öğrendiği şeyler suyun kumun içine girdiği gibi kalbine ve vücuduna nüfus eder. Sonrada bu kişi kalbini bir rafine bir ruha ulaşabilir.


Üçüncü özellik ise çabadır. Bir ninja olmak için en olumsuz koşullarda bile kişinin moral ve sabır düzeyi asla kırılmamalıdır. Bu amaç için ninja eğitimi alan kişi aklını ve bedenini regürjitasyon noktasına kadar eğitmelidir.Ninjutsuda çok tehlikeli ve farklı teknikler vardır. Bencil ve kötü kişilerin kendi çıkarları için ninpo teknikleri kullanmaları toplumun zararına olur.
Ninjaların ninjutsunun mükemmel felsefesini konuşma yoluyla kalpten kalbe aktarabilir.Diğer savaş sanatlarında amaç hep bir dağın tepesine ulaşmaktadır.Ninpo ve ninjutsuda aydınlanmaya ulaşmış savaşçı dağın tepesine ulaşmakla yetinmez. Onun amacı dağın zirvesindeki bulutlara erişmek, bu bulutların üzerinde uzak yolculuklara çıkıp sınırlardan kurtulmak ebediye var olmaktır. Ninjutsu çalışan bir kişi insanlarla olan ilişkilerinde bir çiçek gibi narin davranır. Tehlikeli zamanlarda ise ninjanın kalbi bir kılıç gibidir. Ninjutsu ve ninpo çalışan dojolar kişisel egoları yok olduğu yerdedir.

Birçok kişi bu sanatı yanlış tanımaktadır.Bunun başlıca nedenleri filmler ve bilgisiz eğitmenlerdir. Ninjalar‘ın temelde çıkış noktaları barıştır bu yüzden savaşmamayı tercih etmişler ve kardeşin kardeşi öldürdüğü savaşan eyaletler döneminde birer piyon olmamışlardır. Gerçek Ninja öğretisi bir aydınlanma yoludur bu yol uzun ve zordur.

Ninjutsu Size ne Yararlar Sağlar ;

1-)Her sanat sizi tüm tehlikelerden koruyamaz, Ninjutsu her türlü yumruk, tekme, boğma, bıçak, sopa, kılıç ve benzeri saldırılara karşı korunma imkanı sağlar.
2-)Tehlikenin farkına varmanızı ve oluşmadan uzaklaşma şansını verir.
3-)Disiplin kazandırır.
4-)Zihin, Vücut ve Ruh dengesi sağlar
5-)Kendinize güveninizin yerine gelmesi ile egolardan uzaklaşmanızı sağlar.
6-)Dinçlik ve mutluluk verir.
7-)Hayata ve olaylara farklı bir açıdan bakmanızı sağlar.

Tüm hayatı boyunca eğitim alacak kişi için teknik ve sürekli idmanlı olmak oldukça önemlidir. Geçmişi çok eskiye dayanan Ninjutsi dövüş sanatı olarak anılmasa da ve  her ne kadar temel felsefesinde barışı ve saflığı barındırıyor olsa da, yine de sonuç itibariyle düşmanı parça pinçik etmeyi gerektiriyor.Bu nedenle oldukça tehlikeli olan bu sporda kişi ciddi sakatlanmalar geçirilebilir.Oluşabilecek yaralanmaları önlemek için kişi beslenmesine,fiziksel kondüsyonuna,teknik becerisine,kullandığı ekipmanlara dikkat etmelidir.
Sağlıklı ve sağlıkla kalın.



16 Ekim 2015 Cuma

KÜMÜLATİF TRAVMALARDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ


Merhaba sevgili okurlar,

Belli meslek gruplarında bel ve boyun sorunları,yumuşak doku bozuklukları sık görülür.Yazarlar,serbest meslek sahipleri,terzile vb. meslek grupları da risk grubuna girer.Bu mesleklerde kümülatif travma sonucu primer etkilenen yumuşak dokular,sekonder etkilenen kemik ve eklemlerdir.Modern toplumda artış göstermekte ve 18-64 yaş grubu çalışanlar arasında fonksiyonel kısıtlılığa neden olan etkenlerin başında gelir.
KORUNMA YÖNTEMLERİ

Fizyoterapistler :

Çalışma ortamındaki MAT leri ve yatak boyları ayarlanabilir olmalı
Dönüşler ve öne eğilme hareketlerinin birlikte kullanıldığı ve elektroterapi araçlarının kullanıldığı statik postürde çalışmaktan kaçınılmalı
Bir günde çok fazla hasta alınmamalı
Uzun süre ayakta durulmamalı
Çalışma boyunca yeterli dinlenme aralıkları verilmeli
Fizyoterapistlerin sık kullandığı manuel terapi teknikleri sırasında el pozisyonlarına dikkat edilmeli

Müzisyenler :

Çalmaya başlamadan önce denge merkezinin aletin ağırlığını taşıyan kola aktarılmalı
Her arada çalma pozisyonundan çıkıp dinlenilmeli
Dirseğin 90 dereceden fazla bükülmesinden kaçınılmalı
Omuzlar ve el nötral pozisyonda olmalı
Parmaklar serbest olmalı,gergin olmamalı
Eklemin son hareket sınırını zorlayacak aktivitelerden ve iltihabi durumu alevlendirecek tekrarlayıcı aktivitelerden kaçınılmalı
Her 20-30 dk çalışma sonunda 5dk ara verilmeli
Viola ve keman çalanlar için başın öne ve yana aşırı eğilmesinden kaçınılmalı
Piano ve yaylı saz çalanlarda 5. Parmakta aşırı uzanma hareketi yapılmamalı

Ev hanımları :

Mümkünse ev işleri semptomlar geçene kadar başkası tarafından yapılmalı
Bulaşık,çamaşır yıkarken stresi önlemek için makine kullanılmalı
Kavanoz,konserve ve şişe açılmasında dikkatli olunmalı
Omuzda sorun varsa uzanmaları önlemek için alçaktaki dolapların kullanılmalı
Ütü yaparken hafif bir ütü kullanılmalı
Saplı süpürge veya tahta kaşık gibi ev aletlerinin üzerine boru şeklinde yalıtkan köpükten oluşan tutamaçlar yapılmalı
Ağır objelerin taşınmasında bir elle objeyi kavrarken diğer elle objenin ağırlığı alacak şekilde taşınmalı
Temizlik bezlerini,çamaşır yıkama ve sıkmada el eklemlerine aşırı stres bindirmemeli
Bilgisayar kullananlar :
İş alışkanlıklarınızı değerlendirin,kolların,el bileklerinin ve parmakların pozisyonları izlenmeli ,önkol ve el nötral pozisyonda tutulmalı
İş mümkün olan en kolay şekilde yapılmalı
Her 20 dk da 1 dk ya da saat başı 5 dk ara verilmeli
Avuç içleri klavyeye paralel olmalı
Önkollar horizontal pozisyonda durmalı
Bilekler klavye kullanırken düz pozisyonda olmalı
Kol desteği olan egonomik sandalye kullanılmalı
Tuşların üzerine vurulmamalı
Fare hafif tutulmalı
Doğru yazma tekniği ve postürü,doğru çalışma alışkanlıkları geliştirilmeli
Eller ve kollar sıcak tutulmalı
Çalışma sandalyesi masa yüksekliğine göre ayarlanmalı
Sandalyenin sırt desteği tilt hareketine izin vermelidir
Sandalyedeki ayak sayısı dengeyi sağlama için 5 adet olmalı
Çalışma postürüne dikkat edilmeli,dik durulmalı
Sandalyede otururken ayaklar zeminle destekli olmalı

İşçiler :

-Ayakta çalışırken:

Alçak topuklu ve tabanı destekli bir iş ayakkabısı giyilmeli
Yanınızda belli aralıklarla oturabileceğiniz bir sandalye bulundurulmalı
İşinize uzanmamalı,vücudunuza 20-30 cm uzaklıkta çalışılmalı
Eğer bir tarafa dönecekseniz bel ve omzdan bükülmeden,ayaklar üzerinden dönülmeli

-Otururken çalışma :

Sırt dik ve omuzlar rahat olmalı
Dirsekler,eller ve kollar için ayarlanabilir destekler kullanılmalı ve çalışma yüzeyleriyle dirsekler aynı düzlemde olmalı
Ayaklar rahatça yere basmalıdır bu mümkün değilse ayak desteği kullanılmalıdır

-El aletleri kullanırken :

Ağır el aletlerinin sürekli yukarda tutulması önemlidir
Omuz ve kolların kazaya uğramaması için bilekler her zaman vücudun yanında tutulmalıdır
Parmak ve bilek gibi küçük kasları çalıştıran el aletleri yerine kol ve omuz gibi büyük kasları çalıştıran aletler seçilmelidir
Aletlerin tutamakları elektriğe karşı izolasyonlu,kaymaya karşı yumuşak plastik ve kolay kavranabilir olmalı,keskin kenar ve uçları bulunmamalıdır
El aletleri sağ ve sol elini kullanan işçiler için fark etmemelidir
Elde minimum vibrasyona neden olan ekipman kullanılmalıdır

-Ağır fiziksel çalışma :

İş kişinin fiziksel kapasitesini aşmamalı ve istirahat periyotları bulunmalı
İşler gün içine yayılmalı ve arada hafif işler yapılmalıdır
Yük ağırsa birkaç seferde taşınılmalı
Depolama teknikleri
Geliştirilmeli,uygun yükseklikte raflar kullanılmalı
Taşıma mesafesi en aza indirilmeli
Yükü taşımak için birden fazla kişi görevlendirilmeli
Hızlı,tekrarlı ve fiziksel açıdan stresli işleri yaparken sık sık dinlenme molaları verilmeli
30sn den daha az süren tekrarlayıcı işler çok fazla streslidir,işlerinizi tekrarlama oranını azaltacak şekilde modifiye edilmeli
Ellerin ve kolların eleve olduğu pozisyonda çalışmak TOS a neden olabilir.Bu nedenle bu pozisyonda uzun süre çalışılmamalıdır.

Sağlıklı ve sağlıkla kalın




15 Ekim 2015 Perşembe

KÜMÜLATİF TRAVMA NEDİR?

Merhaba sevgili okurlar,

Kümülatif travma hastalığı;hareketin tekrarlı yapılması,fizyolojik sınırların dışında oluşan bu kuvvetler,statik kas yüklemesi,eklem pozisyonunun aşırı uçlarda uzun süreler bulunması gibi mekanizmalar sonucunda oluşan kas,tendon zorlanmaları,yırtılmaları ve tuzak nöropatilerden oluşmaktadır.Stres nedeniyle oluşan dikkat eksikliği ve spazm bu hastalık grubunu tetikleyen diğer faktörlerdir.Bu yaralanmalar dokuların uzun süre mikro travmalara maruz kalması sonucunda oluşur.Mikrotravmalar,küçük doku hasarları veya rutin çalışma streslerine bağlı olarak ortaya çıkan küçük yırtıklardır ve genelde farkına varılmaz.Kümülatif travma hastalığı spesifik teşhis gerektiren bir hastalık değil,benzer karakteristikler taşıyan birçok rahatsızlığı kapsayan bir sınıflamadır.Kümülatif travmanın terminolojide baş ve üst ekstremitede işle alakalı sorunlarda yaygın olduğu bilinir.
Kümülatif travma hastalıklarının en büyük dezavantajı tedavisinin çok zor ve masraflı olmasıdır.En büyük avantajı ise önlemenin kolay ve ucuz olmasıdır.

Kümülatif travma hastalıklarının tipleri

-Sinir kompresyon sendromları: Sinirin spesifik anatomik bölgelerde bazı yapılar arasında sıkışması sonucunda gelişir.Sinir fibrilleri sıkışma sonrasında hasar görür ve motor kayıplar gelişebilir.Semptomlar genelde ağrı,sızı,uyuşma ve kuvvet kaybı şeklindedir.
Servikal radikülopatiler,torasik outlet sendromu,kübital tünel sendromu,anterior ve posterior  interosseus sendromu,pronator teres sendrom,karpal tünel sendromu ve guyon kanalı sendromu bu gruba girer.
-Tendinitler /tenosinovitler : Tendinit ,tenosinovit kümülatif travmalarda oldukça sık görülür.Overuse ve mikrotravmalar başlıca nedenleridir.Hastada ağrılı şişlik,harekette kısıtlılık gelişir.Zamanla bunu istirahat ve kullanmama izler ve sonuçta kuvvet kaybı oluşur.
De Quervain sendromu dışında,extensor indicis proprius ve karpi ulnaris ve fleksor karpi radialis ve ulnaris tutulum gösteren kaslardandır.
-Ağrı sendromu : Refleks sempatik distofi,myofasial ağrı sendromu,fibrositis, fibromyalji bu grupta yer alır.
Bunların dışında artritler ve Raynaud’s fenomeni de kümülatif travmalar arasında sayılabilir.


Sınıflama
Grade 1 : Aktiviteden sonra oluşan dinlenmeyle geçen ağrı vardır.İşin hızı ya da miktarıyla ağrıda azalma olmaz.
Grade 2 : Ağrı tek bölgededir.Çalışırken de devam eder.Aktivite bırakıldığında ağrı diner.Verimlilik etkilenir.
Grade 3 : Çalışırken ağılar bir ya da daha fazla bölgede görülür.Aktivite bırakıldıktan sonra ağrı devam eder,verimlilik etkilenir ve çalışmaya devam etmek için çok dinlenme arası gerekebilir.Kas güçsüzlüğü beceri ve kontrol kaybı,uyuşukluk,karıncalanma,ağrılı noktalar,his kaybı ve diğer objektif bulguar görülebilir.
Grade 4 : Üst ekstremite kullanımı ağrıya neden olabilir,iş kapasitesi limitlenebilir.Zayıflık,kontrol ve beceri kaybı,karıncalanma,uyuşukluk,ağrılı noktalar ve diğer objektif bulgular görülebilir.
Grade 5 : Kronik ve devamlı ağrı sebebiyle el kullanma kapasitesi düşer.Genellikle çalışmak mümkün olmaz.Semptomlar süresiz devam edebilir.

Risk faktörleri

1)Uygun olmayan hareketler :  Vücuttaki tüm eklemlerin en güçlü,hızlı ve yaralanmaya en az müsait oldukları optimal hareket alanları vardır.Bu hareket alanları içindeki pozisyonlar biyomekanik avantajı en fazla ve eklemin dolaşımını en iyi olduğu nötral denilen pozisyonlardır.Vücudumuzun nötral pozisyondan farklı bir pozisyona deviasyonu vücuda daha fazla stresin binmesine yol açar.
2)Uzun süreli statik postür :  Kramplar ve inaktif postür nedeniyle kaslar üzerinde statik yüklenmenin olduğu izometrik pozisyonlardır.
3)Aşırı yüklenme :  Kuvvetli yüklenmeler,kas ve eklemlere şiddetli stres yükler.Yüksek güç gerektiren uygulamalar uygunsuz postürde yapılırsa zarar verir.
4)Tekrarlı işler : Bir hareketin gerçekleştirilme süresi,birim zamandaki tekrarlı hareket sayısı ve çalışma süresi parametrelerini kapsar.Vücudun tekrarlı hareket ve sabit postürlerde kullanılması servikobrakial ve üst ekstremite kümülatif travma bozukluklarının nedenlerini oluşturur.Kümülatif travmaların en önemli nedenlerinden biri de 30 sn den az sürede tekrar edilen hareketlerdir.
5)Mekanik travma :  Cilt ve cilt altı dokuların keskin yüzeylerle temas etmesi sonucu kompresyona maruz kalarak hasar görmesi sonucu oluşur.
6)Vibrasyon  :  Özel bir vücut segmentinin bir titreşim kaynağıyla temas etmesi sonucu oluşur.Fakat titreşimler tüm vücuda eşit dağılmaz.yüksek frekanstaki titreşimli cihazların kullanılması sonucu ekstremitelerdeki dolaşım engellenir.Titreşime maruz kalan parmaklarda geniş hasarlar meydana gelir.Reynaud fenomenine (vibration white finger)neden olabilir,kalıcı hasarların yanında ölümle de sonuçlanabilir.
7)Temperatür değişiklikleri :  Soğuk ekstremitelerde dolaşımın yavaşlamasına neden olur.Reynaud fenomeni de genellikle soğuk ortamlarda meydana gelir.Soğuk ortamlarda çalışmak ya da soğuk maddeleri tutmak elin duyarlılığın,becerisini ve esnekliğini büyük ölçüde etkiler.Daha fazla güç harcanmasına neden olur.

Kümülatif travmalarda risk oluşturan meslekler ve risk nedenleri

Meslek grupları
Nedenler
Oluşabilecek sorunlar
Montaj atölyeleri,fabrikalar

Vibrasyon,uzun süreli kavrama,tekrarlı hareket

Tendinit,lateral medial epikondilit,sinir sıkışması

Tekstil sanayisi
Ani ve sert omuz hareketleri

Tendinit,sinir sıkışması

Marangozluk
Tekrarlı hareketler
Karpal tünel sendromu,DEQuarvain sendrom,epikondilit,tos,servikal radikülopati
Bilgisayar kullanımı
Devamlı rotasyonel hareketler
Sinir sıkışması,tendinit,tenosinovit,fibromyalji,trigger finger
Fizyoterapistler
Uzun süreli statik postür,ağır kaldırma,mental stres,tekrarlayıcı fiziksel aktivite
Fibromyalji,tenosinovit,bilek yaralanmaları,baş parmak yaralanmaları
Müzisyenler
Tekrarlayıcı hareketler,uzun süreli statik postür,mikro travmalar
Overuse,spontan kontraksiyonlar,tos,
tendinitler
Ev hanımları
Tekrarlayıcı hareketler,ağır kaldırma,yanlış postür
De quarvein sendromu,epikondilit,tos,servikal radikülopati


Sağlıklı ve sağlıkla kalın..