Merhaba sevgili okurlar,
Son yıllarda sıfır beden lafı dolanıp duruyor gündemde.Manken bedeni olması nedeniyle de herkes özendiriliyor.Oysa kemiklerini aksesuar sanıp göstermek istemiş kadının bedeni olur bu beden.''Bacaklarının arasından tır geçiyor'' lafını ''bacaklarının arasından enli enli tanklar geçiyor'' haline dönüştürme meselesine kafayı takmıştır böyleleri. Adeta en küçük beden yarışmasına girmiş gibi tüm kadınlar.Zayıf olmak elbette hem sağlık hem de görsel açıdan tercih edilen bir durum.Ama bu sıfır beden furyası tam olarak neyi hedeflemekte? Yenilen besinleri diğer nesillere aktarmayı mı ? 80 kuşağı hatırlar,bir çizgi film vardı He- man adında.’’Gölgelerin gücü adınaaa !!! ‘’ diye bağırıp He-man’e dönüşen prens , azılı düşmanı İskeletor’ un kötülüklerini engellemeye çalışıyordu.Son derece zayıf,sıska ve iskeletor görünümlü olmak , yazık ki güzel bir görünüme de oldukça uzak.Bu yüzden aynı İskeletora benzeyen bu hanımlara üzülerek söylemeliyim ki; bu zayıflama girişimleri uzun vadede yeme bozukluklarına yol açabiliyor. Mary Kate Olsen,Kate Moss,Angelina Jolie,Victoria Beckham ve Demi Moore yeme bozukluğu olan ünlüler arasında yer almakta.
Tıbbi tanımlamalara göre şişmanlığın tam karşıt kavramı zafiyettir. Yiyeceklerin yetersizliği ya da psikojenik ve hipotalamik bozukluklar nedenli periferik dokulardan serbestlenen faktörleri kapsayan yeme isteğini azaltan tüm fizyopatolojik koşullar zayıflamaya neden olabilir.
Anoreksi sözlük karşılığı olan ‘’yememe’’ yerine iştah azalmasının neden olduğu yiyecek alımında azalma şeklinde tanımlanabilir.Bu tanımlama,ağrı ve bulantı gibi yaygın sorunları olan birinin daha az yiyecek tüketebildiği kanser gibi hastalıklarda kişinin iştahsızlığının fizyopatolojisinde merkezi sinirsel mekanizmaların önemini vurgular. Anoreksia nevrosa kişinin besinlere karşı tüm isteğinin kaybolduğu hatta yiyeceklerin midesini bulandırdığı ve kişinin şiddetli olarak zayıfladığı psişik durumdur.
Kaşeksi ise ; tek başına yiyecek alımındaki azalmanın neden olduğundan daha fazla ağırlık kaybına götüren artmış enerji tüketimiyle ilgili metabolik bir sorundur.İştahsızlık ve kaşeksi,birçok kanser tipi veya edinsel immün yetmezlik sendromlu( AIDS ) hastalarda ‘’tükenme sendromunda’’ ve kronik inflamatuar hastalıklada genellikle birlikte görülür.Neredeyse tüm kanser tipleri hem iştahsızlık hem de kaşeksiye neden olur ve kanser hastalarının yarıdan fazlasında hastalık esnasında iştahsızlık-kaşeksi sendromu gelişir.
Merkezi sinirsel ve çevresel faktörlerin kanserin tetiklediği iştahsızlık ve kaşeksiye katkıda bulunduğuna inanılır.Ayrıca bazı yangısal sitokinlerin iştahsızlık ve kaşeksiye sebep olduğu gösterilmiştir.Bu inflamatuar sitokinlerin birçoğu hipotalamusta melanokortin sistemini aktifleştirerek iştahsızlığa aracılık etmektedir.Beslenmeyi azaltmada sitokinler ya da tümör ürünleri ile melanokortin yolu arasında karşılıklı etkileşimin kesin olarak işleyişi bilinmemektedir.Ayrıca yine kanser hastalarında,iştahsızlık ve kaşeksinin fizyopatolojik mekanizmalarını daha iyi anlamak ve sağ kalımlarını düzenlemek için araştırmalar yapmak gereklidir.
Tüm yeme bozukluklarına yakalanmadan önce aç kaldığımız zaman zarfında da vücutta bazı durumlar oluşmaktadır.Dokularımız enerji için karbonhidrat kullanımını yağ ve proteine tercih etse de ; vücuttaki karbonhidrat depolarının miktarı ancak birkaç yüz gramdan ibarettir.Vücut işlevleri için gerekli enerjiyi ancak yarım gün kadar karşılayabilir.Bu yüzden,açlığın ilk birkaç saati dışında en büyük etki,dokuda yağ ve proteinlerin gittikçe azalmasıdır.Yağlar en önemi enerji kaynağı olduğundan azalma hızları vücuttaki yağ depoları boşalıncaya kadar kesintisiz devam eder.
Proteinin azalmasıysa üç evreden oluşur.İlk olarak hızlı bir azalma,sonra yavaş azalma ve sonunda ölümden kısa süre önce tekrar hızlı bir azalma şeklindedir.Başlangıçtaki hızlı azalma kolayca mobilize olabilen proteinin metabolizmaya yöneltilmesi ve ya glikoza çevrilmesi ve beyin tarafından glikoz metabolizması için kullanılmasından kaynaklanır.Açlığın erken evrelerinde mobilize olan protein depoları tükendiğinde geri kalan protein kolayca mobilize olmaz.Bu durumda glikoneojenez hızı 1/3 ya da 1/5 oranında azalır ve protein tüketim hızı da büyük ölçüde azalır.Glikozun azalmış olması, yağların büyük ölçüde kullanılmamalarına neden olur ve yağ yıkım ürünlerinden bir kısmının keton cisimlerine dönüşmelerini sağlayan bir dizi olayı başlatır.Keton cisimleri glikoz gibi kan beyin bariyerini geçebilir ve beyin hücrelerince enerji olarak kullanılır.Böylece beynin enerjisinin 2/3 ü keton cisimlerinden sağlanmış olur.
Sonunda yağ depolarının tamamen boşaldığı ve enerji kaynağının sadece proteinlerden ibaret olduğu bir durum oluşur.Bu durumda protein yedekleri hızla azalmaya başlar.Proteinler hücresel işlevlerin sürdürülmesi için de gerekli olduğundan vücut proteinleri normal düzeyin yarısına azaldığında da ölüm kaçınılmaz olur.
Görüldüğü gibi çöp gibi kalmak için verilen yanlış uğraşlar kişiyi yeme bozuklukları hatta ölümle karşılaştırabiliyor.Tavsiyem spor yaparak ve sağlıklı diyetlerle fit kalmanız.
Sağlıklı ve sağlıkla kalın smile ifade simgesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder